Geçen yılın sonundan bu yana mali varlıkların alınıp satıldığı, genel olarak piyasalar diye tanımlanan alanda küresel bir hareketlilik var. Bu yılın ilk iki ayında borsalar adeta coştu. Tahvil bono piyasaları da bu harekete katıldı. İşlem hacimleri büyüdü, uluslararası akışkanlık arttı. Son bir ay içinde piyasa coşkusu adeta tırmanarak devam etti. Bütün bunlara piyasa rallisi deniyor. Bizim piyasalarımız da bu ralliden nasibini aldı.
Son birkaç gündür söz konusu rallinin, henüz ters dönüp yavaşlamasa da, kararsız hale geldiği adeta nefes nefese kaldığı gözleniyor. Piyasalar bunu hep yapar. Rallilerin ardından bir nefeslenme dönemi gelir. Piyasa jargonu buna kar realizasyonu der. Rallide kazananlar kazançlarını cebe koymak için satış yaparlar. Sihir bozulur, coşku kaybolur, oyun tersine döner.
Şimdi son rallinin böyle bir eşiğe gelip gelmediği konuşuluyor.
*Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â *Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â *
Piyasalarda gözlenen son rallinin elbette öncekilerden büyük bir farkı yok ama bu dönemde böyle bir hareketin olmasının önemi çok farklı. Geriye dönüp bakarsanız bu rallinin tam da küresel kriz çıkışının yeşerttiği iyimserliğin adeta prematüre şekilde karamsarlığa dönmesinin üstüne geldiğini görürsünüz. 2011 yılının ikinci yarısında büyük ölçüde gelişmiş ülkelerin kriz çıkışını tamamlayamayacağı tahminlerinin ateşlediği beklenti bozulması karamsarlık yarattı. Bu süreç piyasaların kasılıp, daralması ile sonuçlandı. Risk iştahı azaldı. Güvenli alanlara fon kaçışı hızlandı. Karamsarlık kendisini besleyerek yayıldı.
Son ralli bütün bunların üstüne geldi. Önemi de piyasalardaki kararma-daralma ivmesi daha da derinleşmeden bu eğilimi tersine çevirmiş olmasında yatıyor.
Şimdi bu rallinin sürdürülebilir olup olmadığı merak ediliyor.  Merakı giderecek yanıt ralliyi başlatan etkenleri irdeleyerek bulunabilir.
Ralliler ekonomideki reel bir düzelme tarafından tetiklenebileceği gibi parasal ve/veya sözel kışkırtmalar tarafından da uyarılabilir. Bu tür uyarılar ile birlikte beklentiler olumluya döner,  risk iştahı kabarır, piyasalar coşar. Coşkunun süresini uyarıcı etkenlerin niteliği belirler.
Ekonominin temel dengelerinde ve reel dinamiğindeki olumlu gelişmelerden kaynaklanan piyasa rallileri daha dirençli ve uzun ömürlü olurlar. Buna karşılık sanal algı kaymalarının ve/veya parasal uyarıların yol verdiği piyasa hareketleri sürdürülebilir değildir.
*Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â *Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â *
Bizde ve küresel ölçekte gözlenen piyasa coşkusunun ekonomilerin temel dengeleri ya da reel dinamiklerindeki olumlu gelişmelerden kaynaklanmadığı açık. Ekonomilerin temel dengelerinde ek bir bozulma olmadıysa da böylesi coşkulu bir ralliyi sürdürmeye yetecek bir düzelmeden söz etmek de mümkün değil. Tersine, küresel dengesizliklerin beklenenden yavaş toparlandığı, reel ivmenin ise önemli ölçüde yitirildiği biliniyor.
Bu durumda piyasa rallisinin ikinci tür etkenlerden, yani sözel ve parasal uyarıcılar tarafından kışkırtıldığını söylemek yanlış olmaz herhalde. Kendi adıma sözel uyarının geçen Aralık ayındaki Avrupa zirvesinde alınan kararlarla geldiğini düşünüyorum. Zirvenin Avrupa Birliğini sürdürme ve Euro alanına sahip çıkma iradesini açıklamasının sistemdeki en büyük risk unsurunu giderdiğini ve bunun da beklentileri önemli ölçüde düzelttiği kanısındayım.
Parasal uyarıcının nereden geldiÄŸi zaten biliniyor. Hem FED’in parasal geniÅŸlemeyi sürdüreceÄŸi deklarasyonu hem de Avrupa Merkez Bankası’nın aynı yönde hareket etmeye baÅŸlaması gerekli uyarma iÅŸlevini fazlasıyla yerine getirdi.
Söz konusu uyarıcılar hala sistemde. Daha bir süre de kalacakları anlaşılıyor. Ancak sisteme verdikleri ilk uyarı ivmesinin bir hayli zayıfladığı söylenebilir. Bu gibi durumlarda piyasaların her gelişmeyi kar realizasyonu için kullanmaya başladıkları biliniyor. Son günlerde Yunan tragedyasının yeniden pişirilip sofraya konmasının nedeni de budur diye düşünüyorum. Sonuçta ciddi ters yüz olma beklenemez tabii ama rallinin sonuna gelindiğinin işaretidir bu.