Geçtiğimiz haftanın son günlerinde parasal genişlemeye ilişkin belirsizliğin azalması ile birlikte tüm piyasalar aşırı iyimser beklentilerin etkisi altında kalmış, risk alma isteği uyarılmış idi. Dolar tüm diğer para birimlerine karşı değer kaybeder iken euro da yaşanan değerlenme ön plana çıkmış, sermaye ve emtia piyasaları yükselmişti. Bu haftanın ilk günlerinde ise durum sürpriz bir şekilde farklılaştı, parasal genişleme lehine güçlenen beklentilere rağmen kafaların karışık olduğu ve riskten kaçınma eğiliminin kırılamadığı yönünde bir görüntü oluştu. Belirsizlik ve kırılganlığın azalmadığı, sadece algılamaların oldukça kısa bir süre için farklılaştığı yönünde bir kanaat oluştu. Bu durumu daha iyi anlamak için bir takım soruları gündeme getirip yanıt aramaya çalışmak, durumu daha iyi anlamamıza yardım edebilir.
Birbirini takip eden parasal genişleme dalgaları her sefernde benzer sonuçlar üretir ve yine her seferinde güçlü ve spekülatif bir risk alma isteği yaratır mı? Koşulların değiştiği, sorunların düzenli olarak ağırlaştığı ve bu durumun sürdürülebilir olmadığı dikkate alınır ise orta vade açısından bu soruya olumlu yanıt verilmesi pek olamıs görünmüyor. Her bir parasal genişleme dalgasının yarattığı spekülatif dürtü zaman içinde azalırken ortaya çıkan yan tesir büyüyebilir; ilk başlarda nakitten kaçış ve risk almaya koşuş şeklindeki ilk etkiler hem nakitten, hem de riskten ve sistemden kaçışa dönüşebilir. Eğer varlık değerlerinde yaşanacak artış ve ekonomide oluşacak haeketlilikten ortaya çıkacak fayda, artan enflasyon baskısı ve ağırlaşan sorunların yarattığı olumsuz maliyetin altında kalacaksa, bu olumsuz dengesizlik gizlenemiyor ise merkez bankaları süratle itibar kaybetmeye başlar… Oyunu kısa vadeli dürtüler ile yönlendirmeye çalışanların evdeki hesabı karşıya uymaz, güven bunalımının etki alanını genişletmesi ve ağırlaşması önlenemeybilir.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ.