Hani bir söz vardır ya; ‘filler tepişir, çimenler ezilir’diye, uluslararası finansa bel bağlayanlar için de durum hızla bu hale geliyor. 2008 yılında yaşanan adına kriz denilen soygun sonrasında devletlerin aldıkları önlemleri hatırlıyorsunuz.
Piyasaya ne kadar para sürerlerse sürsünler, ateşi dindiremediler. Çünkü piyasaya çıkarılan para, daha vatandaşla buluşmadan, aradan bir şekilde hortumlanıyor ve yine soygunu yapanların cebine giriyordu.
Merkez bankalarının da büyük ölçüde çaresizliği bundandı. Ve gele gele G8 Zirvesi için Londra’da toplanıldı. Belki de küresel sermaye Suriye gündemiyle yapılan toplantıdan olası bir müdahale kararı umuyor ve ellerini ovuşturuyordu.
Fakat G8, bırakın müdahaleyi, diyalog kapısını ardına kadar açıp, küresel sermayeyi ve buna uygun planları olanları boşa düşürürken yetinmedi. Vergi ile ilgili de çok ilginç kararlara imza attı.
“Dünyanın en zengin 8 ülkesinin liderleri, yayınladıkları sonuç bildirisinde, ülkelerin, çok uluslu şirketlerin kendi ülkelerine vergi ödemekten kaçınmalarına imkân veren açıklarının ortadan kaldırılması için, birlikte çalışılmasının zorunlu olduğunu vurguladı.
Liderler, dünya ülkelerinin, vergi kaçakçılığı belasıyla savaşmak için yönetimlerin otomatik olarak bilgi paylaşımına gitmeleri ve şirketlerin, vergi ödemekten kaçınmak amacıyla kârlarını çeşitli ülkelerin sınırları arasında kaydırmalarının zorlaştırılması gerektiğini belirtti.”
Şimdi bu yurtdışı bankerler adına vergi cenneti olan ülkeler için ilginç bir sonuç doğuruyor. Ya bu paralar tamamen buraya kayacak ya da toptan herkes kendi güvenli limanına gidecektir.
Fakat devletlerin sürekli kendilerini soyan küresel sermayeye satranç oyununda yeni bir hamle yaptığı açıktır. Eminim ki bu ortamı sağlamak için ülkeler keskin bir savaş içinde olmayacaktır. Aksine bir takım tedbirlerle birlikte, avantajlar da sunulacaktır.
Muhtemeldir ki G20 toplantısına da damga vuracak bu gündem maddesinden nasıl sonuç alınır kestirmek güç. Ama bir gerçek var ki, küresel finans savaşında devletler yeni bir hamle yapmaya hazırlanıyor.
Bu hamlenin altında kim kalır, onu bilemem. Ama bildiğim bir şey var ki, mücadelenin sadece küresel şirketler ile sınırlı kalmayacağıdır. Bunlara olanak tanıyan ülkeler de farklı açılardan sıkıştırılacaktır.
Sizce bu oyunda eli en zayıf olan kim? Elbette bu ülkelerden dolaylı ya da direkt borç kullananlar… Para gelmeye devam ederse borçla, gelmezse krizle batacaklar. Yani bir sırat köprüsü. Tek fark iki taraf da kısa ya da orta vadede cehenneme gidiyor. Gerisini yazmaya elim bile varmıyor.