Bu günlerde Lucas Papademos’un yerinde olmak istemem. Sayın Ecevit’i de hayırla anmak isterim.
Bu aralar galiba en çok Yunanistan Başbakanı Lucas Papademos’un yerinde olmak istemem. Diyeceksiniz ki, neden? Bakın, Yunan parlamentosu, ülke çapındaki gösterilere rağmen kemer sıkma paketini kabul etti. Başbakan bu hafta 130 milyar euroluk tahsilatını yapacak. İşte işler yoluna girmeye başladı. Gelin bakın neden Papademos’un yerinde olmak istemem. Bugün size gördüğüm üç temel zorluğu anlatayım.
Ama önce ortadaki vaziyet ile ilgili kısa bir değerlendirme yapayım. Benim gördüğüm şudur: Yunan parlamentosunun kabul ettiği önlemleri ile birlikte, Yunanistan, Avrupa Birliği ülkelerinden yaklaşık 130 milyar euro alacak. Şimdi Yunanistan kurtulmuş mu oldu? Acılar sona mı erdi? Gençler arasında yüzde 50 civarında olan işsizlik oranı bugünden itibaren artık aşağıya doğru inmeye başlayacak mı? Yaklaşık beş yıldır küçülen Yunan ekonomisi bugünden itibaren artık büyümeye başlayacak mı? Hayır. Daha o noktanın uzağındayız. Kanamayı durdurmak ile hastayı sağlığına kavuşturacak tedavi aynı şey değil. Tedavi uzun sürer.
Yunanistan şimdiki paket karşılığında 130 milyar euro alacak. Bundan önceki kemer sıkma paketi karşılığında da 110 milyar euro almıştı. Arada yaklaşık 100 milyar euroluk yükü de bankalarla anlaşarak azaltmıştı. Eder size yaklaşık olarak 300 milyar euro. Peki, bütün bu süreç başladığında, Yunanistan’ın piyasalarda döndürmekte zorlandığı toplam borcu ne kadardı? 2009 yılının sonunda, Yunanistan’ın piyasalarda döndürmekte zorluk çektiği borç stoku 290 milyardı. Buradan çıkan sonuç şudur: Yunanistan’da zor bir problem bulunmaktadır. Yüksek kamu borcu, bir yerden bir başka yere aktarılmaktadır. Değişen, borcu portföyünde taşıyanın kimliğidir. Borç ise ortadan kalkmamaktadır. Geri ödenecektir. Birinci nokta, ortadaki işin zorluğu ile başbakanın seçilmemiş bir teknokrat olması arasındaki orantısızlıktır. Dün Twitter’daki şakımalardan biri “Yunanistan için en büyük felaket: Seçilmemiş bir bankacı, ülkenin geleceğini şekillendiriyor” biçimindeydi. Yunanistan’da ekonomik programın siyasi ve de yerli sahibi yokmuş gibi durmaktadır. PASOK ve Yeni Demokrasi’nin uzaktan kumandası ile bu yükün taşınması zordur. Bana kalırsa Türkiye’nin Kemal Derviş döneminde en büyük kazancı, koalisyon hükümetinin, kemer sıkma önlemleri sırasında, görevde kalması ve rahmetli Ecevit’in başbakanlığı devam ettirmesidir. O zaman önemini anlamamış olabiliriz. Ama önemliydi. Papademos’un siyasi sorumluluğu taşıyacak ve yapılan işe meşruiyet katacak bir Ecevit’i yoktur. Bu ilk noktadır.
Geleyim işin zorluğu ile ilgili ikinci noktaya. Mesele yalnızca finansla alakalı değildir. Mesele, Yunan ekonomisinin toparlanma gücü ile de yakından alakalıdır. Yunanistan büyüyerek bu problemi ortadan kaldırabilecek bir üretici bilgi ve beceriye sahip değildir. Yunanistan zaten mevcut gelir seviyesini bile haklı kılacak üretim ve beceri kapasitesine sahip değildir. Harvard Üniversitesi’nden Profesör Ricardo Hausmann’ın hesaplarına göre Yunanistan’ın, dünyadaki ileri teknoloji ticaretindeki payı binde 1 mertebesindedir. Öte yandan, Yunanistan’ın dünyanın toplam geliri içindeki payı ise binde 5’tir. Ülkelerin zenginliğini belirleyen, ülkelerin ihracatının çeşitliliği ve de sofistikasyon düzeyidir. Allah selamet versin, İsmail Türk hocamın söylediği biçimde ifade edersem, plajları dışında “Yunanistan’ın heybesinde satacak pamuğu yoktur”. Onun için durum daha da vahimdir. Papademos’un bu gerçeği, seçilmemiş bir bankacı olarak Yunan halkına söylemesi gerekmektedir.
Geleyim üçüncü noktaya. Unutun yüksek kamu borç stokunu. Yunanistan’ın cari işlemler açığı milli gelirinin yüzde 9’una yakındır. Şimdi bu açığı finanse edecek fon akımlarının tehlikeye girmesi ile ya toplam harcama azaltılacak ya da ihracat arttırılacaktır. Yukarıda söylediğim sebeple ihracatın artabilme imkânı yoktur. Drahmi geri gelse de yoktur. Yunanistan’ın orta vadeli bir programla ülke içinde o üretici bilgi ve beceri kapasitesini inşa etmesi gerekmektedir. Yunanistan, heybesine satacak pamuk bulmak zorundadır. Papademos’un seçilmemiş bir bankacı olarak işini daha da zorlaştıran hakikat galiba tam da budur. Bu günlerde Lucas Papademos’un yerinde olmak istemem. Sayın Ecevit’i de hayırla anmak isterim.