Hani bir söz vardır, anlaşılmaz bir olay ve davranışla karşılaşınca ilk aklınıza gelir ‘’bayram değil seyran değil!’’
İşte bu günlerde hem bayram hem de on güne yakın bir seyran durumu var!
Bu nedenle
Borsa hissedarını
Euro doları
Faiz de mevduatı, kucaklayıp öpüyorlar
Piyasalar dışarıdan döviz girmeyince, hali ile kurban ve seyran için cebinde ki dövizi öpüp bozduruyor.
Sonuçta dolar sözde düşüyor!
Bayram geçsin
Seyran bitsin sonra ne olacak derseniz?
Kesilen kurbanların tüketilmesinden sonra et ithalatı artacak ve dışarı döviz çıkacak, dolar gene yükselecek…
Piyasa canlansın diye uzatılan bayram seyrana dönüşmesinin muhasebesi yapıldığında, muhterem halkımızın iç turizmden çok dış turizme yöneldiği ve bu nedenle de dışarıya döviz çıktığı görülecektir.
Diğer yandan bireysel kredilerle yapılan mutlu tatillerin acı ödemeleri ise kış boyunca herkesin içini ısıtacaktır.
Ne diyebiliriz ki?
Tüm dünyanın, hem de en gelişmiş ülkeleri, tam bir hakkaniyet ve disiplin içinde çalışırken, bize nerede ise her gün bayram!
Eh hal böyle olunca da, kimse yürümüyor, hatta elini yüzünü yıkamaya bile tahterevalli ile gidiyor…
Sözün özü;
Her ekonomik refahın mutlaka birde ekonomik bedeli olur. Mühim olan bu bedelin hangi kesime ve ne şekilde ödetileceğidir. Bu da ‘’eko-ahlakın’’ o toplumda ne kadar geçerli olduğunun en bariz göstergesidir!