Ne doların yükselişi ne borsanın ve altının düşü nede diğer finansal enstrümanlar şu anda önem taşıyor. Var olan en büyük sorunlardan biri güneydoğu ve sınırlarında ki kargaşa diğeri ise Suriye ye askeri müdahale olasılığıdır.
Eğer bunlardan birisinde atılacak yanlış bir adım ya da bir taviz, ekonomik değerleri allak bullak edeceği gibi paralelinde ülkeyi de büyük açmazların ve geri dönülmez maceraların içine sokacaktır.
Eğer bu gün karşımızda duran önemli tehlikelerden bir haber ya da adam sendeci bir tutum içerisinde isek? Enver paşanın Alman zırhlılarına, Osmanlı sancağı çekerek, boğazlardan geçirip Sivastopol bombardımanını ve akabinde birinci dünya harbine nasıl girdiğimizi ve sonunda imparatorluğun paramparça edilmesi ile ilgili konuları üzerine yoğunlaşmalıdırlar. Diğer yandan güney doğuda her gün ekranlardan izlediğimiz olayların ve sonuçları açısından da, Girit ve Kıbrıs da tarih içersinde yaşananları mutlaka en doğru kaynaktan incelemeleri gerekir!
İşin en zor siyasi yanı ve yumuşak karnı da ne yazık ki ekonomidir.
Her halde şu anda karşı karşıya kaldıklarımızı en güzel tanımlayan da Atatürk’ün kurtuluş harbinden sonra ilk yaptığı iktisat kongresinde ki söylevi ve direktifleridir.
Devletler yönetiminde en tehlikelisi ise sonucu belli olan ve deneyimle kazanılmış olayları bir yana bırakarak tekrar denemeye yeltenmektir.
Ne yazık ki bu bildik sonuçların bedelini, sadece sebep olanlar değil, daima toplumların tamamı öder!