Ä°ngiliz siyasetçi loyd George şöyle diyor; “Yüzyıllar ender olarak dahi doÄŸurur. Åžu talihsizliÄŸimize bakın ki o büyük deha Türk Ulusu’na nasip oldu.”  Birinci dünya savaşında bir düşmanına dahi bu sözleri söyleten o büyük dehayı, Mustafa Kemal Atatürk’ü  bugün saygı, minnet ve rahmetle anıyoruz.  Fikirlerin ve eylemlerin hangi ÅŸartlarda oluÅŸtuÄŸunu analiz etmeden O’nu anlamak mümkün deÄŸildir. Halkın içinden çıkmış, vizyonu ve idealleri olan bir liderdi. Bu vizyon, bugünkü modern Türkiye’ye bizi ulaÅŸtırdı. Türkiye dünyanın 16. büyük ekonomisi iken, ÅŸu an bu sıraya yaklaÅŸabilen modern ve halkının yüzde 98’i müslüman olan bir ülke daha yoktur.  Bu ülkenin kadınları, kendilerine sunulan seçme ve seçilme hakkını, dünyanın birçok geliÅŸmiÅŸ ülkesinden çok çok önce elde etmiÅŸlerdir. Ä°ngiltere’ye doktoraya gittiÄŸimizde ingilizce hocamız, Türkiye’den olduÄŸumuzu öğrendiÄŸinde, sınıfın diÄŸer öğrencilerine dönerek, kadına seçme ve seçilme hakkını veren dünyadaki ilk ülkelerden birinin Türkiye olduÄŸunu biliyor muydunuz? diye sorduÄŸunda çok gururlanmıştım.
Türk kadını, Atatürk hayattayken yapılan son seçimde (1935) ilk kez seçilme hakkını kullandı ve TBMM’ye 18 milletvekiliyle girdi. Kadına milletvekili seçme ve seçilme hakkının verilmesinden önce de 1926’da Büyük Millet Meclisi onayıyla Medeni Kanun yürürlüğe girdi. TBMM tarafından 3 Nisan 1930’da kabul edilen bir baÅŸka yasa ile kadına belediye seçimlerine katılma hakkı tanındı. 26 Ekim 1932’de ise kadına muhtar, köy ihtiyar kurulu üyeliÄŸine seçilme ve seçme hakkı getirildi. 8 Ekim 1934’de kabul edilen ve 5 Aralık 1934’de yürürlüğe giren son yasayla da kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanındı.
Bugün 10 Kasım. Atamızın hatırası önünde saygıyla eÄŸiliyor, Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyoruz.