Bugün 23 Nisan… Çok fazla yazılıp, bazı kelimeleri yok sayıldığı için bayramın adını tam olarak bir kez daha yazmakta fayda var. Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı… Bir milli mücadelenin, yaratılan bir ülkenin en büyük temsilcisi sayılabilecek günlerden birini kutluyoruz.
Peki gerçekten kutluyor muyuz, yoksa Prof. Dr. Osman Altuğ’un Türkiye’yi tarif ettiği şekliyle, her konuda olduğu üzere, ‘mış gibi mi’ yapıyoruz? Çünkü en azından çocuk bayramı olarak algılıyor olsa bile bazıları, samimiyetleri ve iyi niyetlerini tek bir olay gözler önüne seriyor.
40 ülkeden getirilen çocukların eline ‘evet’ yazılı dövizler verip, sonra da ‘yeni anayasayı destekliyor musunuz’ diye sorup kaldırmalarını sağlayacak kadar kullanmaya eğilimliler. Ayrıca onlarca ülkeden çocuk getirip, dünya barışı nutukları atıp, sonra da komşuna seninle hiç ilgisi yokken ‘savaş tamtamları’ çalarsan, zaten inandırıcı olamazsın.
Ama ısrarla bayramın adında yok sayılan, hatta çok altı çizilirse romantik bir ideal olarak nitelendirerek sulandırıyorlar. Oysa 23 Nisan 1920 tarihine gittiğinizde ulusal egemenliğin, tam bağımsızlığın ne kadar önemli kavramlar olduğu ve gücünü yine milletin kendinden aldığı ne güzel vurgulanıyor.
Oğlum! Sen aldırma bu kendini bilmez ve aklını karıştırmak isteyenleri. Ulusal egemenlik vatan, bağımsızlığın anahtarı demek…
Ulusal egemenlik, bağımsızca bu ay yıldızlı bayrağın altında, ülkede yaşayanların geleceğini oluşturmak için var gücünle çalışabilmek demek.
Ulusal egemenlik, bazılarının zannettiği gibi oy sandığından çıkan rakamlar değildir. O rakamsal istatistiklere dayanarak ülkeyi satamazsın. Değerlerini yok sayamazsın. Çoğunluk bende deyip, günü birlik çıkarlar uğruna, bir ülkenin geleceğini yok edemezsin.
Milli irade, başka milletlerin çıkarları peşine takılıp, sonra da ‘ama ben şu kadar oy aldım’ diyerek istediğini yapabileceğin bir şey değildir. Egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğu gerçeği ile o milleti yönetenlere ait olduğu yalanını birbirine karıştırırsan yanlış yaparsın.
Çalarsan, çalışmazsan, üretmezsen, sadece miras yersen, elde avuçta olanı satarak yaşamaya kalkarsan, ormanlarının yağmalanmasını, ülkenin değerlerine saldırılmasını, Atatürk’e küfredilmesini normal sayarsan, ulusal egemenlikten bahsedemezsin.
Oğlum! Ulusal egemenlik sadece bir söz değil, Geçmişten geleceğe taşınan bir fedakârlık öyküsüdür. Bunun değerini bilmezsen, zaten çocuk olarak da kalamazsın. Çünkü esir milletlerin çocukları da esirdir.
Oğlum! Bayramına, bayrağına ve vatanına sahip çık. Çünkü bu ülkede ulusal egemenlik partilerin egemenliğine, çocuklar da köleliğin bekçiliğine kurban edilmek isteniyor. Güzel bayramlar gör oğlum!