Ağustos PMI rakamları ve ABD tarım dışı istihdamın geçen ay hiç artmaması ile resesyon kaygıları bir kez daha ön plana taşındı. Bu hafta bu kaygılara yeni bir AB kamu borç krizi paniği de eklenebilir. Yunanistan’ın IMF’den yeni bir stand-by kredi dilimi alması artık kesin değil. Atina’nın AB’den alacağı fonlar da en erken Ekim’de geleceği için, iflas riski yükselecek. Bence halen global bir resesyon olasılığı %50, ama AB’de başlayacak panikler tüm küreye bulaşırsa, bu olasılık daha da yukarı çıkar.
Bu ortamda merkez bankaları üstünde parasal genişlemeyi hızlandırma baskısı artıyor, ama QE3 gibi yeni para basma hamlelerinin ekonomiye olumlu etkisi çok sınırlı olacak. Asıl yapılması gereken, bütçe politikasının ekonomi üstündeki daraltıcı etkisini ya tersine çevirmek, ya da sıfırlamak. Bu fasılda, AB ve Japonya’dan umut yok. Çin’de ise kamu otoriteleri enflasyonla mücadelede daha fazla mesafe alınmadan yeni altyapı harcamalarına başlamak niyetinde değil. Bütçe tarafında tek umut ışığı Obama’nın 8 Eylül’de Kongre’nin ortak oturumunda yapacağı konuşma. Bu konuşmada Obama yeni altyapı yatırımları, şirketlerin SG katkılarında indirim, işsizlik yardımının uzatılması ve kurumlar vergisinde yeni düzenlemeler teklif edecek.
ABB’de bütçe manzarasını ve Obama’nın uzlaşma önerisini şöyle özetlemek mümkün. Bütye açığı büyük sorun da, Moodys.com’un baş ekonomisti Mark Zandi’te göre halen yasalaşan 2 trilyon ve Süper-Komite’nin üstünde çalıştığı 2.5 trilyon dolarlık mali tedbirler 2012 yılında ekonomik büyümeden 2 puan çalacak. Bu rakama eyaletlerin zorunlu harcama kesintileri dahil değil. Obama, 2012 yılında bu kesintilerin askıya alınması ve mümkünse ekonomiye bir miktar can suyu verilmesi karşılığında, 2013-2019 döneminde 2.5 trilyon dolardan daha yüksek bir tasarruf önerecek.
Makalenin tamamını okumak için BURAYI ziyaret ediniz.