Başbakan haklıdır. O binalar yıkılmalıdır. Açıkçası hangi binalardan bahsedildiğini bilmiyorum.
Söylediğim şudur: Kentsel dönüşüm projeleri çerçevesinde yıkılması kararlaştırılan binalar yıkılmalıdır. Bina yıkılması gündeme gelince, “zavallı insanlar evsiz barksız, açıkta kalacak” şeklinde duygu sömürüsü içeren ifadelerin doğru olduğuna inanmıyorum. Bu duygu sömürüsünün gerisinde “rant avcılığı” ve “garibanizim” olduğunu seziyorum. Ne kadar çok acındırma tiyatrosu oynanırsa, o kadar yüksek istimlâk bedeli alınır mantığı ile hareket edildiği kanaatindeyim. Kentsel dönüşüm, Türkiye’nin medeniyet projesidir. Bu dönüşümü gerçekleştirip, kentlerimizi “köylülükten” kurtarmalıyız. Bu söylediklerim ilkeseldir. Kategorik olarak, kentsel dönüşüm projelerinin hepsini beğendiğimi söylemiyorum. Ayrıca bu konuda bir otorite de değilim. Ama Türkiye’nin her yerinde ve özellikle İstanbul’da o kadar çok yıkılması gereken tek-tük ev değil, topyekûn mahalle hatta semt var ki, herhalde yıkılması gündeme gelen yer de onlardan biridir diye düşünüyorum.
MÜLKİYETSİZ KALKINMA OLMAZ
İktisadi ve sosyal hayatın en yaşamsal kavramı “mülkiyet”tir. Nitekim kapitalist sisteme alternatif olacağı düşünülen sosyalist/komünist sistem özünde mülkiyetin ortadan kaldırılabileceği tezinden ibarettir. Mülkiyet olmasaydı, halkın refahı bu günkü düzeyine gelemezdi. 12 Eylül 1980’den önce, halkı ürkütmemek için şifreli konuşan “devrimciler yani komünistler” yeni düzende “üretim ilişkilerinin değişeceğini” zikrederdi. Ben de anlaşılsın diye “Nedir bu değişecek olan üretim ilişkileri ve bu nasıl olacak” diye sorardım. Cevap “üretim araçları mülkiyeti, işçi sınıfının önderlinde kurulacak bir diktatörlük tarafından söke, söke ortadan kaldırılacak” olurdu.
MÜLKİYET NEDİR
Mülkiyet denince akla ilk gelen şey gayrimenkul ve onun simgesi olan “tapu”dur. Yani taşınmaz mal mülkiyetidir. Tapu deyip geçmeyin. Ticari, sınaî veya turistik işletmelerin de değeri, sahip oldukları tapulara veya diğer mülkiyet belgelerine bağlıdır. Tapu veya en genel tanımıyla “sahiplik ispatına yarayan herhangi bir belge” alın ve akıl teriyle elde edilen gelirden, tüketilmeyip tasarruf edilmiş kısmının yatırıma dönüşmüş halini gösterir. Yatırım, iktisadi kalkınmanın olmazsa olmaz şartı olan “sermaye birikimi” demektir. Bunun için devlet, yatırımların yani mülkiyetin bekçisidir. Bu yüzden tapu müdürüne “muhafız” denmiştir.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ.