Bu ülkede geçtim toplumu, eskiden iş hayatında ‘ayıp’ diye bir kavram vardı. Eskilerin ayıpları ise bugünle mukayese edilmeyecek tanımlardı. Senedini ödeyememek, söz verdiği malı zamanında teslim edememek gibi…
Bugünün iş yapış modeli içinde bırakın bulunduğu sahada yanlış yapanı, topluma zarar verenlerin bile görmezlikten gelindiği bir manzarayla karşı karşıya kaldık. Biraz eskiye gidelim… 99 Depremi’nden kaç kusurlu insan hatırlıyorsunuz? Kusurlu dediğime bakmayın; malzemeden çalıp, insanları öldürenlerden bahsediyorum.
Dönelim bugüne… Soma ne oldu? Ne sorumluların kim olduğunu gerçekten bulabildik; ne de aynı hassasiyetle toplumca konunun takibini yaptık. Takipsizlik o kadar büyük bir yol aldı ki; o gün sorumlularını istifaya davet edenler; kaybettiklerinin tescilini oylarıyla mühürlediler. Üstelik o günden bu yana, neredeyse 5 Soma kadar insan iş kazalarında kaybedilmişken…
Bir olay daha hatırlatayım size… Mecidiyeköy’deki asansör faciası… ‘Hiç şimdi ne oldu; bu inşaatın sahipleri ne durumda’ diye aklınızdan geçirdiniz mi? Eskiden olsa böyle bir olaya muhatap olanlar, konu açıklığa kavuşana kadar hicap duyar; biraz kenara çekilirdi. Kusursuzluğu ispatlanmadan da ortaya çıkmazdı.
Oysa olayın olduğu Torunlar Center’ın sahibi Torunlar GYO firması iki ödül birden aldı. Bir tanesi en iyi ofis, diğeri de en iyi bölgesel merkezli AVM… Hayırlı olsun… Eğer ki bu ödül kanarya severler derneğinin organizasyonunda olsaydı ‘ayıp etmişler’ derdim.
Fakat ilgili yarışmanın öncüsü bir medya kuruluşu olunca, insanın canı acıyor. Yarışmanın düzenleyicisi, bu ülkenin en köklü basın kuruluşlarından biri olan Hürriyet Gazetesi…
1 Mayıs 1948 yılında yayın hayatına başlarken, ilk nüshasında ‘Beyoğlu’nda 25 kumarbazın yakalanmasını’ birinci sayfadan gören gazete… Yine ilk sayısının birinci sayfasında ‘bir günde iki cinayet işlendi’ diyerek toplumsal endişesini haber yapan gazete.
Şimdi yıl 2015, 10 kişinin hayatını kaybetmesini pek önemsemiyor olsa gerek ki, olayın cereyan ettiği yerin sahibine iki ödül vermekle kalmamış, şirketlerin sahibi Aziz Torun’u da jüri üyelerinin içine katmış.
Mecidiyeköy’deki olayın sorumluları ile ilgili süreç nasıl sonuçlanır; bilmiyoruz. Şimdiden kimseyi de kusurlu ilan etmeyelim. Ama vaka şu ki, ortada kaybedilen 10 can ve o şantiyenin sahibi var. En azından toplumsal hassasiyetlerle biraz daha duyarlı olunamaz mıydı?
Peki sorun gazetede mi? Tarladaki ağlar, sorumlusunu Meclis’e taşır. Sanayici ağlar, sorumlusunu Meclis’e taşır. İşçi ağlar, sorumlusunu Meclis’e taşır. İşsiz ağlar, sorumlusunu Meclis’e taşır. Toplum bu kadar duyarsız olunca, acaba tek hatalı Hürriyet Gazetesi mi diye sormak kaçınılmaz oluyor.
Ben de o zaman sizlere soruyorum: Neden ölüyoruz? Ne güzel söylemiş Uğur Mumcu: “Kimi ölüler bize ne kadar yakın; yaşayanların birçoğu ne kadar ölü.”