Bu ülkede duyarsızlığın pik noktası yaptığı bir süreçten geçiyoruz. Herkes konuşuyor,  herkes dertleniyor, ama alenen ortada olan bir iddiayı kimse görmek istemiyor. Doğru bulabilirsiniz, karşı çıkabilirsiniz. Fakat sessiz kalamazsınız.
Ortada bir kitap var. Kusursuz Enerji (!) Planı Kitabı… Yazarı bir mühendis… Naci Özen ya da kitaptaki rumuzuyla namı diğer Yurttaş Mazlum Çoruh. Mühendislik hesaplarıyla ortaya çok net bir hesap ve iki temel iddia koyuyor.
Bunlardan birincisi Türkiye’deki barajların görevsiz olduÄŸu ve büyük bir soyguna ortam hazırladığı… Sadece Çoruh Enerji Planı’nda 4 milyar dolara mal olacak bir iÅŸin kredilerle finanse edilen 60 milyar dolarlık bir soyguna dönüştüğünün altını çiziyor.
Ülkede susuzluk tehdidi gösterilerek barajlar inşa edildiğinden ve bunun için özel tribünler üretildiğinden söz açıyor. Oysa yıllık yağış miktarının 550 milyar metreküp, kullanılabilir su miktarının 150 milyar metreküp olduğu ülkemizde, herkes İstanbul standartlarında yaşasa, sanayi, tarım, hayvanların ihtiyacı gibi tüm tüketim ihtiyacının 12 milyar metreküp civarında olacağını vurguluyor. Yani susuzluk yok. Ama bu tehditle barajlar yapılıyor.
Çoruh Enerji Planı’nda akışın tersinden inşa edilen barajlar mı ararsınız, yıllık geliri 400 milyon dolar olan Atatürk Barajı’nın sadece vatandaşın göçü nedeniyle çıkan kamuya maliyetinin faizinin 750 milyon dolar olduğu çelişkisini mi konuşursunuz? Ama odalar, ekonomistler, medya, DSİ, bakanlık, Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı herkes suskun. Gelmiş geçmiş siyasiler konuyu gündemlerine bile almıyor. Hadi diyelim ki bu büyük soygun kimsenin umurunda değil.
Peki Türkiye’deki barajların oluşturduğu sınırın, Büyük Ortadoğu Projesi’nin sınırı ile bire bir örtüşmesini ne yapacağız? Borçlandırılarak yapılan, elektrik üretmek adına yetersiz seviyede tutulduğu ve ihtiyaçtan fazla yapıldığı için boş kalan barajlarla ülke coğrafyasının parçalandığı iddiasını da mı umursamıyorsunuz?
Diyelim ki hepsi tesadüf, diyelim ki hepsi hatalı hesap. O zaman alırsınız bu mühendisin yaptığı hesabı çürütürsünüz ve ‘işte gerçek’ dersiniz. Ama hayır… Herkes üç maymunu oynuyor. Ortadaki 60 yıla yayılan garabeti kimse görmek istemiyor.
Ama en azından şimdi bir gelişme yaşandı. Bugün Ulusal Kanal’daki Ekopolitik programıma telefonla katılan CHP Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan canlı yayında bu işin takipçisi olacağına ve konuyu meclis gündemine taşıyacağına söz verdi.
Elbette biz de bu sözün takipçisi olacağız. Ama beni asıl ürküten mühendislerden ekonomistlere, siyasilerden vatandaşa kadar bu işe gösterilen ‘yok’ hükmü… Ekonomik olarak soyuldunuz. Tarım arazilerinizi kaybettiniz. Göçe zorlandınız. Şimdi göstere göstere coğrafyanızın parçalanma tehlikesi geliyor.
Hiç biri mi umurunuzda değil? Artık vatandaş olup sorgulamanız gerektiğini düşünmüyor musunuz? Bir sonraki adımda verecek neyiniz kaldı? Çıkın ve ya bu hesapları çürütün ya da sorumlularından hesap sorarak bu melaneti ortadan kaldırın. Zira tarih önünde şahit tutuluyorsunuz.