Bu sene benim ülkeme piyango çıktı. İkinci ümit dalgası içerisinde, mutluluk sarhoşu olacağız. Çünkü normalde seçimler yapılır; ruhumuz okşanır, seçimin ertesi sabah da bir sonraki seçime kadar, yani en az 2 sene daha arayıp soranımız olmaz. Düşünsenize aynı yıl içinde ikinci seçimi yapıyoruz.
Hani Milli Piyango alırsınız da 9’unda, 19’unda ya da 29’unda çekilir ve siz 10 gün boyunca hayal kurar; umutları tazeler; mutlu olursunuz ya, bu da bunun gibi bir şey. Çekilişin olduğu akşam biletinize amorti bile çıkmadığında bir hüzün kaplar içinizi. Türkiye’deki seçimler de aynı. Fakat dedim ya; şansımız döndü. Artık iki sene beklemiyoruz.
Haziran seçimleri için bizi mayıs ayında hatırlayanlar, şimdi kasım için ekimde tekrar kapımıza geldi. Öyle güzel anlatıyorlar ki; insanın içi bir tuhaf oluyor. Ne kredi kartı borcu, ne işsizlik, ne taşeron olarak çalışılan yerdeki mağduriyet, ne para etmeyen ekin, ne ödenememiş ev kirası, hepsi hepsi gidiyor aklımızdan.
Koskoca (!) liderler, siyasetçiler bize hitap ediyor; önemli olduğumuzu söylüyor; vaatlerde bulunuyorlar. Öyle ki mangalda yakacak kül bile kalmıyor. Hani öyle seviyorlar ki bizi, normalde gitseniz yüzünüze bakmayacak adamlar, neredeyse yollarınıza serdikleri kırmızı halıdan, halı saha tesisi inşa edecekler.
Ama bence biraz yaratıcı olmaları lazım. Çünkü git gide iÅŸ rutine binmeye ve heyecan vermemeye baÅŸladı. Mesela baksanıza yine taÅŸeron sistemiyle ilgili sıkıntıları çözeceklermiÅŸ. Ne zaman? En kısa sürede…
Atanamayan öğretmenlere atama müjdesi geldi bile. Ne zaman? Åžubat 2016’da… Ä°ÅŸsiz ama borçlu Milletim’in prim borçlusu yapılıp, saÄŸlık hizmeti alamadığı ülkemde, haciz iÅŸlemleri hemen durduruldu, saÄŸlık hizmetlerinde kamu hastanelerinin kapısı açıldı. Ne zamana kadar? Yılbaşına…
Türkiye ile AB arasında dev ortaklık kuruluyor; bölgede ‘asarım keserim’ edebiyatı baÅŸlıyor; asgari ücret arttırılıyor, maliyetin bir kısmını devlet üstleniyor; emekliye promosyon müjdesi veriliyor; vatandaÅŸa kredi ver baskısı arttırılıp, faizlerin düşürülmesi isteniyor; KOBİ’lere, esnafa destekler geliyor; milyonları ilgilendiren müjdeler, müjdeler, müjdeler… Ä°ktidarıyla muhalefetiyle vaatler, vaatler, vaatler…
Peki sonra? Seçim akşamı oluyor, yine bizi unutuyorlar, verilen sözler ‘bakarız’ moduna dönüyor. Yani piyangodan aldığınız bilete ikramiye bile çıkmazken, söylenenlerin hepsi 10 günlük süre içinde kurulan hayallerden ibaret kalıyor.
Åžimdi yine baÅŸladılar. Herkes dağıtıyor; vaat ediyor. Amerikan western filmlerinde kasabaya gelen ÅŸurup satan sahte doktor gibiler. Ellerindeki iksir her derde devam oluyor. KelliÄŸi de kısırlığa da…
Yine bize masal okuyup, 2 Kasım sabahı yok olacaklar. Önümüzde acı bir fatura var. Bundan bahseden gördünüz mü? Görürseniz onu ciddiye alın derim. Ama madem söyleyen yok; çıkarın keyfini çekiliş akşamına kadar ki hayallerin. Dedim ya; çok şanslıyız. Aynı sene içinde bu yaşadığımız ikinci seçim. Hadi el ele tutuşup, mutlu olalım.