Çetin Ünsalan – Nankörlükten çarpılacağız

Sistematik yalanlar ülkesi Türkiye’de son manşet elektrikle ilgili. Servis edilen haberlere göre Türk tüketicisi olarak Avrupa Birliği’nin, en ucuz ülkesiyiz. Anadolu Ajansı muhabirinin Avrupa İstatistik Ofisi’nin verilerinden derlediği haberlere göre nankörüz biz.

 

AB ülkelerinde konutlarda 100 kilovatsaat elektriğe ödenen ortalama fiyat 21,1 avro. Biz ise 12,2 avro seviyesindeyiz. Yani hem en ucuz elektriği kullanıyoruz hem de nankörlük edip, sızlanıyoruz.  Meseleye sadece bu açıdan bakarsanız palavranın büyüğünü kaçırırsınız.

 

Muhabirimiz hesabı böyle yapmış ama işin uzmanları başka türlü bir hesap ortaya koyuyor. Elektronik Mesleki Gelişim ve Araştırma Dergisi EJOİR’in Aralık 2015 Özel Sayısı’ndaki bir makale durumu net bir biçimde gözler önüne seriyor.

 

AB – Türkiye karşılaştırması yapan ‘Elektrik fiyatını belirleyen bileşenler’ başlıklı araştırma Yrd. Doç. Dr. Nesrin Çolak ve Prof. Dr. Zafer Demir imzalı… Bakın raporun 38. sayfasından itibaren konuyu nasıl özetliyorlar?

 

“…Elektrik fiyatları Euro cinsinden karşılaştırıldığında Türkiye’de elektriğin ucuz olduğu söylenebilir. Ancak ülkeler arasındaki fiyat düzeyi farklılıklarından dolayı bu gerçekçi bir değerlendirme olmaz.

 

Ülkeler arasında gerçek anlamda karşılaştırılabilir verilerin sağlanabilmesi için Avrupa Birliği’nde yapay bir para birimi olan Satın Alma Gücü Standardı (purchasing  power  standard –PPS) kullanılmaktadır.

 

Bir PPS ile tüm ülkelerde alınabilecek hizmet ve ürün aynıdır. Avrupa Birliği İstatistik Kurumu’nun 2014 yılı verilerine dayanarak yayınladığı, PPS cinsinden Avrupa Birliği ülkeleri ve Türkiye’deki elektrik fiyatları Avrupa Birliği ülkelerindeki elektrik fiyatı ile karşılaştırıldığında Almanya, Kıbrıs, Portekiz, İspanya’dan sonra meskenlerde elektriğin en pahalı olduğu 5. ülkedir…

 

…Ayrıca, elektrik fiyatını oluşturan Üretim, İletim, Dağıtım ve Vergi fonların toplam fiyat içindeki oranları da gösterilmiştir. Bu oranlar ülkelere göre büyük farklılıklar göstermektedir.  Üretim payının en düşük olduğu ülke yüzde 15,3 ile Danimarka, en yüksek olduğu ülke ise yüzde 77,5 ile Malta’dır. Ülkemizde ise üretim bedelinin payı yüzde 56,7’dir.

 

İletim-Dağıtım bedelinin payı ise yüzde 15,2 (Yunanistan) ile yüzde 53,2 (Çek Cumhuriyeti) arasında değişmektedir. Türkiye de bu oran yüzde 22,7 ‘dir. Vergi ve fonların en düşük olduğu ülkeler ise yüzde 4,8 ile İngiltere ve Malta; en yüksek olduğu ülke ise yüzde 56,9 ile Danimarka’dır. Türkiye de ise vergi ve fonların payı yüzde 20,6’dır…”

 

Şimdi uzman görüşünün üzerine bir şey söylenmez. Zaten olayı da açıkça ortaya koyuyor. Fakat yöneticilerimizin gönlünü yapmak isteyen meslektaşlarımıza göre biz neredeyse nankörlükten çarpılacağız.

 

O zaman bir öneri de ben getireyim. Satınalma gücü açısından bakarsanız TL/avro bazında bize maliyeti 40 TL. Bu da bir asgari ücretin neredeyse yüzde 3,5’una denk gelir. Yerli yersiz soyulmalarımızı, kesinti miktarlarımızı vesaire katmıyorum.

 

Tamam; önerim şu… Herkes maaşı avro üzerinden alsın. Yani o günkü kurdan TL’ye bölünüp, çalışana ödensin. Biz de sadece elektriğimizi AB ortalamasında fiyatla ödeyelim. Ama elbette aynı fatura kriterlerinde… Girer misiniz böyle bir riske? Sanmam… Biz nankörlükten çarpılacak mıyız bilemiyorum ama, bildiğim şu, akıl tutulmasından çoktan çarpıldık bile.

 

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir