Köşede cari açığın ciddi bir risk olduğunu, enflasyonun ise aynı yolda adım adım ilerlediğini defalarca ifade ettim. Nedense Türkiye’de köşe yazarlarında bu görüşe fazla destek veren yok. Herkesin ağzında “cari açık, gördüğümüz zaman zaten çoktan finanse edilmiştir” diye bir totoloji, jiklet gibi çiğneyip yolumuza devam ediyoruz. Cari açığın zaten veride görüldüğünde finanse edildiği doğrudur, ama NASIL? TL’nin döviz sepetine karşı son 12 ayda sergilediği %10 civarında değer kaybı, bize cari açığın finansmanında ilk maliyeti vurguluyor: Cari açık artmayı sürdürürse, finanse edilir, ama çok daha hızlı bir döviz kuru yükselişi karşılığında.
Yabancı yatırımcıların çoğu benle aynı görüşte, bu cari açıkla artık yola devam edemezsiniz diyorlar. Mayıs’ta İMKB’de 500 milyon doları aşan yabancı satışı da fon yöneticilerinin TCMB ve seçim sonrasında oluşacak siyasi ortama güvensizliğinin en somut işareti. TL, halen yüksek faizli GOP paraları arasında en fazla değer kaybedeni. Brezilya reali o kadar değer kazanıyor ki, otririteler ne yapacağını şaşırmış, bizde TCMB birden karar değiştirdi, artık daha zayıf TL istemiyor. Yahu, hani post-modern para politikasının amaçlarından biri de sıcak parayı sistemden kaçırıp TL’nin değer kaybetmesi, böylece ihracatın artmasını sağlamaktı? Niye vazgeçtik, aslında şimdi biraz daha faiz indirip, etkili olduğu görülen bu politikayı daha da azimle sürdürmek doğru olmaz mı?
Bu kadim ülkenin güzel insanı The Economist’in “CHP’ye oy verin” makalesini İsrail-CIA-BOP uzantısı komplonun devamı olarak gördüğü için yabancıların da işbirliği içinde piyasaları silkeleyip ucuza mal toplamak için bu raporları yazdığına rahatlıkla inanır. Peki, o zaman, onları da dinlemeyelim. Sizce Moody’sden gelen son uyarıların nedeni ne olabilir? Yılbaşında bize yatırım yapılır notu verecek diye baştacı ettiğimiz, yere göğe sığdıramadığımız kredi derecelendirme kurumları da mı birden Sn Erdoğan’a düşman oldu? Yoksa onlar da mı Ergenekon’un dış uzantılarının etkisi altında kaldılar? Moody’sin Türkiye şubesi gece yarısı polis eşliğinde basılıp, The Economist Türkiye temsilcisi ile birlikte göz altına alınsın mı?
Makalenin tamamını okumak için lütfen BURAYI ziyaret ediniz.