Milletlerin Zenginliği (3)

İktisat yazını, bir bakıma Adam Smith adında İskoçyalı bir “Ahlak Felsefesi” profesörünün 1776’da yazdığı “Wealth of Nations” (Milletlerin Zenginliği) adlı kitabıyla başlamıştır.

Benim son iki yazımın da başlığı “Milletlerin Zenginliği” idi. Bu konuya girmemin sebebi, Birleşmiş Milletler’in (BM) 20 millet için yaptığı  “Milli Servet” (zenginlik) hesabının bir rapor halinde yayınlanmış olmasıdır. Demek ki iktisat, dönüp dolaşıp Adam Smith’in başladığı noktaya geri dönmüş. Hazır konu açılmışken sohbete “milletlerin zenginliğinden kasıt nedir ve bu zenginlik nasıl artar” sorularına cevap arayarak devam edelim.
Raporun kavramsal çerçevesini tasarlayan Cambridge Üniversitesi hocalarından Sir Partha Dasgupta, üç tür sermayenin birleşmesinden o milletin zenginliğinin hesaplanacağını söylüyor. Bunlar sırasıyla 1. İnsanlar tarafından imal veya inşa edilmiş “Fizik Sermaye” malları. (Bu madde kapsamına yollar, barajlar, limanlar iletişim şebekeleri gibi altyapı yatırımları, üst yapı eserleri ile her tür makine ve teçhizat giriyor) 2.Beşeri Sermaye. Yani, o milleti teşkil eden insanların katma değer yaratma yeteneğini sağlayan eğitim, bilgi ve beceri birikimi. 3. O ülkenin sahip olduğu yer altı ve yerüstü doğal zenginlikleri. Yani ormanlar, akarsular, bereketli topraklar, başta petrol olmak üzere her tür madenler.

ZENGİNLİK BİLEŞENLERİNİN TOPLAMDAKİ PAYI

Sıkça tekrarlanan “en büyük zenginliğimiz insanımızdır” diye bir söylem vardır. Milli Serveti hesaplanan 20 ülke içinde Nijerya, Rusya ve Suudi Arabistan hariç geri kalan 17 ülkede bu önermenin doğru olduğu anlaşılıyor. BM, beşeri sermayeyi üç veri kullanarak hesaplamış. a) O ülkede çalışma yaşındaki insanların ortalama okul yılı, b) Ortalama ücret düzeyi ve c) Bu işgücünün emeklilik öncesi kalan aktif çalışma yılları.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ.

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir