Ortada bu kadar belirsizlik varken ve cari açıktaki yükselmeye rağmen, politika faizi neden düşürüldü.
Yeni politikasını uygulamaya henüz koymaya başladığı sıralarda, Merkez Bankası (MB) yetkililerince yapılan sunumlarda kullanılan önemli iki grafik var. İlkinde, farklı çıktı açığı için ‘finansal istikrarı sağlayan politika faizi’ ile ‘fiyat istikrarını sağlayan politika faizi’ yer alıyor. Bu grafik, üretim düzeyi belirgin biçimde artarken finansal istikrar için gerekli olan faiz haddinin, fiyat istikrarı için gerekenden daha yüksek olduğunu düşündüğünü gösteriyor MB’nin. Şöyle: Üretim artışı hızlı olsun ve üretim düzeyi potansiyel üretim düzeyinin üzerinde bulunsun ya da ona hızla yaklaşsın. Enflasyon hedefiyle uyumlu olan faiz düzeyinin, üretim artışı hızlı olduğu için finansal istikrarı sağlamak açısından düşük kalacağını belirtiyor Merkez Bankası.
Önünde iki seçenek var
Bu durumda önünde iki seçenek var: Birincisi, finansal istikrarı sağlamak üzere, politika faizini arttırmak. Böyle bir tercihin Türkiye’nin şu anda karşılaştığı temel sorunlardan biri olan kısa vadeli döviz girişini arttıracağını, liranın daha da değerlenmesine ve cari işlemler hesabının biraz daha bozulmasına yol açacağını düşünüyor. İkinci seçenek ise karşılık oranlarını yükseltmek.
İkinci grafikte ise dört bölge var. Hızlanan enflasyona, hızlı ya da yavaş kredi genişlemesi karşı gelebilir: Etti iki bölge. Geriye kalan iki bölge ise şöyle: Enflasyon yavaşlarken de kredi genişlemesi hızlı ya da yavaş olabilir. Ekonominin bu dört bölgeden hangisinde olduğuna göre iki para politikası aracının nasıl kullanılacağı belirleniyor. Hızlı kredi genişlemesinin olduğu iki bölgeyi ele alalım. Bu durumda zorunlu karşılık oranlarının arttırılacağı belirtiliyor. Kredi genişlemesi hızlı iken enflasyon yükseliyorsa politika faizleri yükseltiliyor, enflasyon düşüyorsa politika faizi indiriliyor.
Faiz neden düşürüldü
Para politikasının karşılaştığı zorluk şurada: Merkez Bankası karşılık oranlarını yükseltirken son dönemde iki kez politika faizini düşürdü. Bunlardan sonuncusu 20 Ocak’ta gerçekleşti. Yukarıda değinilen bilgiler ışığında bu durumda ne düşünmüş oluyor MB? Yanıtı açık. Bir: Kredi genişlemesi arzulanandan hızlı. İki: Enflasyon yavaşlıyor. Gerçekten de ocak sonunda yayımlanan raporda, MB’nin 2011 sonu için beklediği enflasyon, hedef ile uyumluydu. Enflasyon tahmin aralığının orta noktası yüzde 5.9’du (hedef 5.5). Oysa üç ay sonra, 28 Nisan’da yayımlanan raporda bu orta nokta yüzde 6.9’a yükseltildi. Mayıs ayı enflasyonu bu tahmin gibi karamsar oldu: Yüzde 7.2.
Sorular şöyle: Ortada bu kadar belirsizlik varken ve cari açıktaki yükselmeye rağmen maliye politikası bir yıl öncesine kıyasla gevşekken neden politika faizi düşürüldü? Maliye politikasının gevşemesi MB raporlarında hak ettiği şekilde eleştirilmiyorken ve başka kurumlardan kredi artış hızının önüne geçilmesi için destek gelmiyorken, enflasyondaki son yükseliş ve MB’nin enflasyon öngörülerinde üç ayda gerçekleşen bozulma karşısında ne yapılacak? Yine zorunlu karşılık oranı yükseltilip, bu politikanın sonuç vermesi için bankaların algıladığı belirsizliği arttırmak üzere, politika faizinin anlamsızlaşması pahasına piyasadaki faizin bu faizden sapması mı sağlanmaya çalışılacak? Yoksa ocak sonunda düşürülen faiz mi arttırılacak? Belki de yükselen ama hâlâ hedefle uyumlu olan temel enflasyondan dem vurulur ve faiz arttırılmaz. Kredi artış hızının ise falanca günlük hareketli ortalama çerçevesinde azaldığı belirtilerek karşılık oranında da bir değişiklik yapılmaz. Kim bilir?
Öyle ya, zaten MB, mevcut belirsizlikler nedeniyle para politikasında esnekliği sağlamak üzere sadece parasal sıkılaştırmadan söz ediyor; tam olarak ne yapacağını bir miktar belirsiz tutmak istemiyor muydu? Varsın bu belirsizliğe ve maliye politikasındaki olumsuz gelişmeye rağmen beş ay önce politika faizi düşürülmüş olsun.
Fatih ÖZATAY