AB Merkez Bankası Avrupa’da ılımlı bir büyüme öngörürken Türkiye Merkez Bankası, çok kötüye gidecek bir Avrupa ve ikinci dibi yapacak ABD bekliyor olmalı ki bu kadar agresif bir parasal genişleme mesajı verdi. Alınan önlemler adeta kriz kapıya dayanmış görüntüsü içeriyor. Merkez döviz satış ihalelerine bugün başlarsa ve yabancılar Merkez’in alışılmadık kararlarına alışırsa dolarda 1.6750-1.69 bandına geri çekilebiliriz. Dövizde sinirlilik halinin devamında ise dolar kuru 1.7650’yi yukarı kırabilir.
Merkez Bankası’nın dünkü kararları piyasa katılımcılarının kafasını karıştırdı. Ekonominin yeni karar vericisi konumuna yükselmeye aday “Finansal İstikrar Komitesi FİK” toplantısının hemen ertesi günü “olağanüstü” toplanan Para Politikası Kurulu (PPK) çok önemli kararlar verdi:
1) Politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı yüzde 6.25’ten yüzde 5.75’e düsürüldü.
2) MB’nın gecelik borç alma faiz oranı yüzde 1.50’den yüzde 5’e yükseltilirken; borç verme faiz oranı yüzde 9’da sabit tutuldu.
3) Gerek görülen günlerde döviz satım ihaleleri yapılacak. MB döviz satısı yapma kararı aldığı günlerde, satımı yapılacak tutarı saat 11.00’da ilan edecek. (gereksiz bir belirsizlik!)
4) Bir kuruluşun haftalık repo ihalelerine verebileceği toplam teklif tutarı, ilan edilen ihale tutarının en fazla yüzde 20’si ile sınırlandırdı. (daha çok teknik bir düzenleme)
MB tüm bu kararlarını, “Bazı Avrupa ülkelerindeki kamu borcu sorununa ve küresel büyümeye iliskin endişeler giderek güçlenmiş ve Temmuz ayı Kurul toplantısında işaret edilen riskler belirginleşmiştir” tezine dayandırmış durumda. Daha doğrusu MB, dün bir basın toplantısı ile faizlerini değiştirmeyen ve “AB’de ılımlı bir büyüme” bekleyen Trichet’den çok daha kötü bir Avrupa ve ikinci dibe doğru giden bir Amerika bekliyor. Aksi takdirde bu denli agresif bir “parasal genişleme” mesajı veren bir “politika karma(şa)sı” açıklamazdı. (Acaba PPK toplantısının normal zamanından 19 gün önceye alınmasında AB’nin 19 gün içinde durgunluğa gireceği beklentisi mi vardı?)
Alınan önlemler adeta kriz kapıya dayanmış, acil daralma var ve MB bunlara karşı önlem alıyor gibi. Hatta işler sanki daha da kötüye gidecekmiş. Bu nedenle, “Bankamız, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da her türlü piyasa koşulunda piyasanın ihtiyacı olan likiditeyi sağlamaya, kuruluşlar arasında likiditenin dengeli bir şekilde dağılmasına gereken özeni göstermeye devam edecektir” diyerek bu politikalarını gerektiğinde daha da agresif olarak sürdüreceğinin mesajını veriyor.
IMF başta olmak üzere uluslararası kuruluşlar ve yatırım bankaları tarafından “ısınan ekonomiler” arasında gösterilen Türkiye konusunda belli ki MB farklı düşünüyor.
Bir süreden beri bu sava katılmadığını dile getiren MB son kararlarıyla da “kendisiyle tutarlı” bir yol izlediğini ortaya koymuş oldu.
Ancak belli ki piyasa katılımcıları MB gibi düşünmüyorlar.
Eğer öyle olsaydı yüzde 5’e çıkan gecelik faiz ve yüksek kur ile birlikte döviz alışı değil, tam tersine satışı gelmesi gerekirdi. Gecelik faiz bandını borç alma faizi tarafından daraltırken MB’nin beklentisi de bu değil mi?
MB bir yandan faizleri düşürerek ekonominin daralmasının önüne geçmeye çalışıyor. Bankalara konulan yüzde 25’lik kredi artış “zımni limiti” sayesinde talebi kontrol edeceğini, edemediği kısım nedeniyle artmaya devam edecek cari açığa da “sıcak parayı” davet ederek çözüm bulacağını varsayıyor. Dünyada “ikinci dip krizi” çıkarsa bu senaryo çalışabilir. Hatta bu başarı Türk ekonomi yönetimini dünya literatürüne sokacak denli büyük bir başarı olur.
Ama ya dünyada ikinci dip tarzı bir kriz olmaz ve ekonomi büyümeye devam ederse ne olur? Duvara toslarız! O zaman başta cari açık ve enflasyon olmak üzere durum içinden çıkılmaz bir hal alır.
İşin kötüsü alınan kararları “geri çevirecek” çok zeki mekanizmalar da mevcut değil. Yapılabilecek tek şey kalır geriye. O da tıpkı Durmuş Yılmaz’ın ilk faiz indirimi sonrasında kısa sürede yine bir “olağanüstü PPK” ile faizleri orantısız bir güç kullanımıyla yükselttiği gibi arttırmaktan başka çare kalmayacaktır. O zaman da olan MB’nin kredibilitesine olur.
Kısa vadedeki piyasaya etkilerine gelince….
Dolar/TL kurlarında (paritede ne olursa olsun!) 1.7350 seviyesi kritik. Bu seviye ikinci kez test edildi! MB bugün döviz satım ihalelerine agresif bir miktar ve tutumla başlayacak olur ise aşılmayabilir! Özellikle yabancı yatırımcılar MB’nin alışılmadık kararlarına ‘alışacak olurlarsa’ yeniden 1.6750-1.69 bandına önümüzdeki hafta sonuna kadar dönebiliriz. Yok eğer ikna olmazlar ve dövizdeki sinirlilik devam edecek olur ise 1.7650’nin önü açılır. Bu seviye hayli kritik! Yukarı yönlü kırılırsa MB’nin ve piyasaların işi hayli zorlaşacak!
Bono tarafında aşırı bir alım gelmesini beklemek hata olur.
Yine de ben 8.30 bileşik seviyelerine kadar faizlerin gerilemesini ancak bu seviyenin uzunca bir süre korunmasını bekliyorum.
Kurlardaki tedirginlik ve güvensizlik devam ettikçe İMKB’deki (faiz düşüşleri bankalara yarar yorumlarına rağmen!) satışların uzun süredir dile getirdiğim 3.20 cent seviyesine kadar devam etmesini bekliyorum. Bu arada ABD’deki satışların devam ediyor olması da bu ihtimali güçlendirecektir!