İngilizce olduğuna bakmayın başlıktaki tamlama bana ait. Türkçe karşılığı tam yerine oturmadığı için İngilizcesini yazdım kusura bakmayın. Neyi kastettiğimi anlatmam için önce biraz sahne arkası bilgisi vereyim.
İnsanoğlu ne kadar çabalarsa çabalasın geçmişte ortaya atılan düşüncelerin etkisinden kolay kolay kurtulamaz. Keynes bunu iki ayrı özlü sözüyle ortaya koyar: “Entelektüel etkilerden yeterince uzak olduğunu düşünen uygulamacılar genellikle geçersiz görüş sahibi iktisatçıların görüşlerinin esiridir. Gökten sesler duyduğunu sanan çılgın yöneticiler ise birkaç yıl öncesine ait ikinci sınıf akademik karalamaların çılgınlıklarını savunurlar.” “Zorluk, yeni düşünceler geliştirmekte değil, eski düşüncelerden kurtulabilmekte yatar.”
Merkantilizm, 16 ve 18’inci yüzyıllar arasında dünyada egemen olmuş bir görüştür. Değerli maden biriktirmekten (bulyonizm) sömürgeler edinmeye ve ticarette korumacılığa kadar bir dizi düşünceye dayanırdı. Merkantilizmi bir anlamda ticaret kapitalizmi olarak tanımlayabiliriz. 18’nci yüzyıldan sonra yavaş yavaş yerini önce tarım kapitalizmine ve onu savunan fizyokrasi düşüncesine sonra da sanayi kapitalizmine ve onu savunan klasik ekonomi görüşüne terk etti. Klasik iktisatçıların en önde gelenlerinden birisi olan David Ricardo’nun ortaya attığı ‘uluslararası ticaretin yaygınlaşmasının dünya refahını da yukarıya çekeceği düşüncesi’ kapitalizmin temel kabullerinden birisi haline geldi. Bretton Woods’da IMF’nin temel işlevlerinden birisi bu tür korumacılık politikalarına sapılmasını engellemek olarak tanımlandı. Ne var ki bu geçişlere karşın merkantilizmin etkisi tümüyle kaybolmadı. Başı sıkışan ekonomiler zaman zaman dünya refahını bir yana bırakıp ticarete engel koymaya ya da kur savaşına girerek korumacılık politikası izlemeye yönelmekten kendilerini alamadılar.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ. (Mahfiegilmez.Com)