Tasarrufların yönleneceği yerler arasında hisse senedi ile tahvil ve mevduat birbirine rakip iki seçenektir.
Hisse senedi seçeneği iki kazanç (ya da kayıp) sunar: (1) Temettü geliri (kâr payı), (2) Hisse senedinin değerinde artış (ya da azalış.) Buna karşılık tahvil veya mevduatın tek bir kazancı vardı: Faiz. Nominal (görünürdeki) faize bakılırsa tahvil ve mevduat hiçbir zaman kaybettirmezmiş gibi görünür. Ama eğer enflasyon nominal faizden yüksek gerçekleşmişse o zaman reel faiz negatife döner ve ortaya bir kayıp çıkar. Dolayısıyla tahvil ve mevduat görünüşte daima kazandırırmış gibi görünse de bazen reel kayıpla karşılaşabilir.
Hisse senedi ile tahvil ve mevduatın birbiriyle rekabeti iki unsura bağlı olarak gelişir: (1) tasarruf sahiplerinin tercihleri, (2) Getirinin üstünlüğü. Bazı tasarruf sahipleri getiriden çok getirinin sabit ve güvenilir olmasıyla ilgilidir. Sabit ve güvenilir getiri elde etmeyi tercih edenler tahvil veya mevduata yatırım yaparlar. Bu araçlardan elde edilecek faiz daha yatırımın başında bellidir. Ayrıca tahvil, Devlete ait bir yatırım aracı olduğu, mevduat da belirli bir miktara kadar Devlet güvencesi taşıdığı için güvenilir araçlardır. Oysa hisse senedinde bu tür bir güvence yoktur. Hisse senedini çıkaran şirket zarar ederse hem temettü dağıtamaz hem de hissenin değeri düşer. Bu durumda yatırım sahibi zarar eder. Riskin büyük olduğu yerde kazanç da büyük olabileceği için daha yüksek kazanç elde etmek için daha yüksek risk almayı seven yatırımcılar hisse senetlerine yönelirler.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ. (Mahfiegilmez.Com)