Maalesef İktidarı

Bu ülkede bir iktidar var mı, cidden şüpheliyim. Yaptıklarını ve yapamadıklarını üzülerek bizlerle paylaşan, her şeyden şikayet eden birileri Ankara’da duruyor ama, vatandaşın başı ezilmeyecekse ortada gözükmüyorlar.

Hani bir laf vardır ya; “şikayetlerinizi bize, memnuniyetinizi dostlarınıza söyleyin” diye, işte bu Ankara’da mutasyona uğradı “İyi şeyler bizim, kötüler başkasının eseri” cinsinden ağlak bir mağdur edebiyatına dönüştü. Hem de tam 10 yıldır…

Mesela bakmayın bugünlerde faiz lobisi gibi söylemlerine. Tüm mağduriyete rağmen, yıllarca bankalara dokunmadılar. Sadece aba altından zaman zaman acayip sesler çıkararak kızdılar. Ama bunu kibarca yapanlar da vardı. Bugünlerin ‘ara ki bulasın bakanı’ Ali Babacan çıkıp şöyle demişti:

“Bankaların aldıkları komisyonlar çok yüksek. Taksiyle gitsem daha ucuza gelir.” Ben de o zaman ilk kabinede kendisini Ekonomiden Sorumlu Bakan yapmayı önermiştim. Başbakan Yardımcısı yaptılar…İşin latifesi bir yana adama ‘gereğini yap o zaman’ demezler mi? Demediler, diyenleri de duymazlıktan geldiler.

Şimdi sıcak para kaçıyor ve ekonomi batağa sürükleniyor, daha doğrusu makyaj akıyor ya; topu yine bankalara atıp mağduru oynuyorlar. Yine bir başka örnek Enerji Bakanı Taner Yıldız…

5 TL’yi geçen benzin fiyatı sorulunca “Bana kalsa 2,5 TL olsun” dedi… Vah vah… Düşürün o zaman yüzde 65 civarında sabitlenen vergi miktarını… Yok ona da yanıtı var. “Uluslararası piyasalar nedeniyle zor.” Biz bu vergileri ihraç mı ediyoruz, başkalarına mı gönderiyoruz, neyin piyasası anlamadım ki… Fiyatta 2,5 TL ise arzuladığın düşür vergiyi madem… Sonra uluslararası maliyet oranında artsın. Biz razıyız… Üç beş kuruş indirimle göz boyama çalışmak yetmez.

Kendi otomobilimizi yapalım diye ortaya çıktık. Bilim, teknoloji, ar-ge gibi gereksiz zaman israfıyla uğraşmanın anlamı yoktu. Çıktılar babayiğit aradılar… Çıkmadı elbette öyle bir babayiğit… Aslında fizibilite olmadan biri çıkarsa, onun parayı çamaşır makinesinde mi temizlediğine bakmak lazım.

Peki Türkiye kendi aracını yapamaz mı? Yapar yapmasına da, kendi tarımını öldürüp, sonra gidip Sudan’da tarla kiralayan bir zihniyet bunu yapabilir mi, şüpheliyim. Niye kiralamışlar? İç üretim ihtiyacı karşılamıyormuş. E çiftçiyi öldürmüş olabilir misiniz?

Her sıkıştıklarında petrol bulan iktidarımız, artık bu yalanın kimseyi ikna etmediğini anlamış olacak ki, şimdi de uçak yapmaya niyetleniyor. Yapamaz mı? Dünyada pazarını bulursa yapar. Yapar da o zaman adama sorarlar: Kamu kuruluşlarını arazi değerinin fersah fersah altına niye sağa sola ‘babalar gibi’ satıyorsun?

Hadi satıyorsun, kapatılmasını niye engellemiyorsun? İşletmeyi kapatan, gökdelen dikiyor,,, Elbette biraz zorlasanız, ağlamaya başlarlar. “Ama biz…” Kriz çıkacaktır türbanı ortaya atarlar. Kriz çıkacaktır kendilerine muhtıra verdirirmek için, her türlü yolu denerler.

Kriz çıkacaktır, gidip ABD’de at pazarlıklarına girip ‘bizi süpürmeyin’ diye yalvarırlar. Ağlama duvarı mı, iktidar mı anlamadım ki. Madem şikâyetçiniz, madem iş yapamıyorsunuz, madem her seferinde mağdur edebiyatına sığınıyorsunuz, kalkın kardeşim koltuktan.

Kimseyi zorla tutmuyoruz ki… Bu memlekette kimsenin başına ‘yönetime talip ol’ diye silah dayanmıyor. Memleket dışından dayayan varsa, bilemem.

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir