Lefter

Benim Fenerbahçeli olmamın nedeni babamdır. Babamın Fenerbahçeli olmasının nedeni ise Dedemin onu Taksim stadındaki İngiliz karması ile Fenerbahçe arasında oynanan Harrington Kupası maçına götürmüş olmasıdır. Bir yandan İngiliz işgali İstanbul’da sürerken bir yandan da Lozan barış antlaşması yürütülüyormuş. Ve bu maç adeta kurtuluş savaşının mühürü yerine geçmiş. Fenerbahçe maçı 2-1 kazanınca Taksim stadını dolduran halk sokaklara dökülmüş ve Beyoğlu’nda gösteriler yapmışlar. General Harrington kupası maçı yalnızca bir maç olmaktan çok öte bir olaya dönüşmüş ve İstanbulluların işgale gerçek başkaldırısı o zaman ortaya çıkmış. Ve babam böylece Fenerbahçeli olmuş.

Babam için en büyük futbolcu Fenerbahçe’nin o zamanki kaptanı Zeki Rıza Sporel’di. Sonra da Lefter.

Zeki Rıza Sporel, 1921’de Avrupa turnesine çıkan Galatasaray’ın başarılı olması için Galatasaray takımına ödünç verilmiş ve Werder Bremen ve Köln gibi Alman takımlarına Galatasaray formasıyla goller atmış. Böyle bir şeyi bugün yapmak mümkün olabilir mi?

Zeki Rıza Sporel öldüğünde babam ağlamıştı. “Bir devir kapandı, o yalnızca bir futbolcu değil aynı zamanda Türkiye’nin kurtuluş tarihinin sembollerinden biriydi” demişti.

Dedem takım tutmaz, futbolla ilgilenmezdi. Yalnızca Fenerbahçe’nin yabancı takımlarla yaptığı maçların sonucunu sorardı bize.

Babam, kardeşimle beni Fenerbahçe maçlarına götürürdü. Küçücük bir çocukken Lefter’i, Can’ı, Şeref’i, Basri’yi, Naci’yi, Ergun’u izleme şansını yakaladım. Rakip takımlara bırakın küfür edilmesini onları yuhlamak bile ayıp sayılırdı. Birisi böyle bir şey yapsa hemen onu sustururlardı. En ağır söz “Hakem gözüne gözlük” diye bağırmaktı. Herkes sadece kendi takımını alkışlar ve desteklerdi. O dönemin Fenerbahçe sloganı basit bir cümleden ibaretti “Ver Leftere Yaz Deftere.”

Lefter, bütün bu futbolcular arasında benim en çok ilgimi çeken oyuncuydu. Ben onun 30’lu yaşlardaki haline yetiştim. Ama o yaşında bile delikanlı gibi oynardı. Bir maçta kendi kalesinden aldığı topu çalımlarla rakip kaleye kadar getirip gol yaptığını görmüştüm. Beni babam Fenerbahçeli yaptı ama Fenerbahçe’yi sevmemde en büyük rol Lefter’e aittir.

Lefter’in ölümü iyi bir futbolcunun ölümü değildir yalnızca. Bir devir kapandı onunla. Tıpkı babamın Zeki Rıza Sporel için dediği gibi. Efendilik devri kapandı. Topu taca attığında gider, alır, gelir, rakip oyuncunun elini sıkar ve ona verirdi.

Ölmeden üç gün önce Aziz Yıldırım’a yazdığı mektubu okurken içim burkuldu, yüreğim daraldı. 86 yaşında bir adamın yazdığı veda mektubuydu o. Okur okumaz anladım. Hissetmişti öleceğini. Ve her an öleceğini bekleyerek tedirgin dolaştım durdum etrafta. Sonunda beklenen oldu ve bir devir kapandı.

Lefter’le birlikte pek çok şey öldü.

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir