Krizin şimdiki ikinci aşamasında AB de sıkıntıya girdiği için dünyanın yarısı sorunlu duruma düşmüş bulunuyor.
 Kapitalizmin üçüncü önemli krizinin ikinci aşamasına girmiş bulunuyoruz. İlk önemli kriz 1873–1896 arasında yaşanan ve Viyana Borsası’nın çöküşüyle başlayıp bütün kapitalist sistemi saran ‘Uzun Depresyon’du. İkinci önemli kriz 1929 yılında ABD Borsası’ndan başlayıp yine sistemi bütünüyle saran ‘Büyük Depresyon’du. Aşağı yukarı 1936’ya kadar sürdü. Üçüncü büyük kriz ise 2008 yılında ABD’de kredi piyasalarında başlayıp küresel sistemi etkisi altına alan küresel krizdir. Tam küresel sistemin toparlanmaya başlayacağı tahminleri yapılırken yeni bir aşamasına gelinmiş bulunuyor.
Krizlerin farklı yanlarıÂ
İçinde yaşadığımız krize bilerek veya bilmeyerek küresel kriz adının verilmiş olması son derece doğrudur. Çünkü ilk kez bir küresel kriz yaşıyoruz. Kapitalizmin önceki krizlerinde dünyada başka sistemler de vardı. Uzun depresyon sırasında dünyanın en az dörtte biri henüz parasal ekonomiye bile girmemişti. Bazı ekonomiler ‘Sanayi Devrimi’ni yapamamış hâlâ tarımsal kapitalizmle merkantilizm arasında bir yerde duruyordu. ‘1929 Büyük Depresyonu’nda ise dünyanın üçte biri sosyalist sisteme dahildi ve krizden kapitalist ekonomiler kadar etkilenmemişti. Oysa bu krizde dünyanın neredeyse tamamı kapitalist sistemin ya içinde ya da ona entegre durumda. O nedenle bu kriz dünyanın gördüğü ilk küresel kriz olarak değerlendirilebilir.
Küresel sistemin oyuncularını kabaca dört kategoriye ayırmak mümkün: (1) ABD, (2) AB, (3) Çin ve diğer yükselen piyasa ekonomileri, (4) Gelişmekte olan ekonomiler. Bu grupların her biri aşağı yukarı dünya GSYH’sinin dörtte birini temsil ediyor. Tek başına bakıldığında bu sistemin en önemli oyuncusu konumunda ABD yer alıyor. Çünkü ABD tek başına dörtte birlik bir ağırlığa sahip bulunuyor. ABD ekonomisinde sorunlar ortaya çıktığında dünyanın geride kalan dörtte üçünün onu dengelemesi göreli olarak kolay oluyordu. ABD ekonomisiyle birlikte AB ekonomisinde de sorunlar çıkınca ötekilerin dengelemesi gereken pay dünyanın yarısı oluyor.
Sorun yaygınlaÅŸtıÂ
Ekonomik krizler ilk başlarda hep finansal sorunlarla çıkıyor ortaya. Uzun depresyon ve büyük depresyon borsa kaynaklı olarak çıkmıştı. Küresel kriz de krediler ve türev ürünler kökenli olarak çıktı. Hepsi gerçek dünyayla sanal dünya arasındaki farkın büyümesine dayanıyor. Bu farka biz köpük diyoruz. 2008’den bu yana köpüklerin biraz alınmış olmasına karşılık halen bu şişkinlikler tam olarak giderilebilmiş değil.
Küresel krizin ilk aşamasında sorun ABD ekonomisindeydi ve öteki ekonomiler onu dengelemeyi başardılar. Hiç kuşkusuz bunda ABD’nin mali genişleme paketlerinin ve diğer önlemlerinin de etkisi oldu. Krizin şimdiki ikinci aşamasında AB de sıkıntıya girdiği için dünyanın yarısı sorunlu duruma düşmüş bulunuyor. Öteki ekonomilerin bu iki gücü dengelemesi kolay değil. Çünkü öteki ekonomilerin çoğu, birçok ekonomik ilişkide, ABD ile AB’nin eline bakıyor. ABD ile AB ithalatı durdursa ya da düşürse Çin’in ve birçok yeni yükselen piyasa ekonomisinin kıpırdayacak yeri kalmaz. Ürettikleri malların çoğunun kendi ülkelerinde yeterince talep görmesi söz konusu değil. ABD ve AB yeniden resesyona girse veya daha da kötüsü bazı yorumcuların iddia ettiği gibi deflasyonla karşılaşsa petrol ve doğalgaz tüketimlerinde düşüş başlar. Bu kez Rusya ve öteki petrol ihracatçıları sıkıntıya girer.
Küresel krizin ikinci aşaması bence ilk aşamasından çok daha büyük sarsıntılar yaratacak