İllegal, yani kural tanımaz olmak nedir? Eğer bir ülkede kanunlar herkes için eşit uygulanmıyorsa, bunun bir limiti varsa, orada çok daha büyük tartışmaların yapılması gerekmiyor mu?
Bu ülkede baklava çalan çocukların hapishaneye yollandığına, ama banka hortumlayanların çaldıklarının milletin sırtına yüklendiğine şahit olmadık mı? Maliye’nin yandaş ya da değil ayrımı yaparak işlem yaptığı bilinmiyor mu?
Ülkede esnafa, işletmelere beyan ettikleri, yani ödemek adına borçlarını deklare ettikleri, ama ödeyemedikleri tahakkuk etmiş prim ya da vergi borçlarından dolayı hesap soruluyor da, neden dolar milyarderi olarak uluslararası dergilerin listelerine girenlere, vergi listesinde olmadığı için soru sorulmuyor?
Bir tarafta öğle yemeğini gider olarak göstermeye çalışana tepki duyulurken, milyonlarca dolarlık rezidansları alanlara niçin ‘nereden buldun’ denmiyor? Elinde Türk Bayrağı ile yollarda ‘hukuk istiyoruz’ diye dolaşanlar dayak yerken, paçavralarla bebek katilinin posterlerini taşıyanlar neden seyrediliyor?
Kredi kartı borçlarını açıktan satış gibi göstererek kapatıp, faiz alanlara tefeci deniliyor da, bunların iki katı faiz isteyen bankalara neden ses çıkarılmıyor? Onlar tefeci ise, bankaların tanımı ne?
Ülkenin dört bir yanında çoğunluğu mesken arsalar, tarlalar, dükkânlardan oluşan 50 bin batık konut iddiası ortaya atılırken, birilerinin TOKİ aracılığıyla milyonlarca doları toprağa gömmesi neden sorgulanmıyor?
Bir tarafta kanunla düzenleme yapıp, doğalgaz kullanım maliyetlerini, hizmet bazında zamlamaya çalışıp, öte tarafta aynı kurumu özelleştirme listesine koymak da bir tür hortumculuk değil midir?
Firmalara yönelik Maliye’nin yaptığı açıklamayı hatırlıyorsunuz. Kaynağını göstermediğiniz harcama veya geliriniz varsa, canınız yanacak. Peki bu suçsa, Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi bütçesini net hata noksan adı altında, kaynağı belirsiz 4,8 milyar Dolar ile finanse etmesi normal mi? Sorumluları neden sorgulanmıyor?
Türkiye’ye ‘IMF’den kurtulduk’ naraları atarak, IMF garantörlüğünde tarihi borca batıranlar, ülkeyi yıllarca IMF kapısında dilendirenlerden daha mı az suçlu? Bu işin kriteri nedir?
Bu ülkede kriter ‘kimin gücü, kime yeterse’ diye konuluyor. O zaman da vatandaşa ‘kurtulduk’ diye yalan söyleyenler, 4. madde kapsamında ilişki yürüttüğü IMF’nin yaptırımlarına boyun eğdiğini söylemiyor. Doğru olmayan söz, kimin söylediğine bağlı olarak mı yalan özelliği taşıyor?
Daha basit ve güncel bir örnek verelim. Vatandaş hakaret edince suç oluyor, ama Başbakan ya da bakanlar ağzına geleni söyleyebiliyor. Hakareti kimin yaptığı önemli mi? Biri bana kural tanımazlığın sınırını anlatabilir mi? Yoksa bunu sormak da mı suç?