2008 krizi öncesi Türkiye’de yerli ve yabancı yatırım fonlarının sayılarında ve yaptıkları iÅŸlemlerde önemli artış söz konusuydu. Krizle birlikte daralan yapıda ÅŸimdi yeni bir hareketlenme söz konusu. Türkiye’deki 17 yatırım fonuna bu yıl 25 yeni fonun eklenmesi ve iÅŸlemlerin de hızla artması bekleniyor. Bunda yeni Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesi sonrası ÅŸirketlerin kurumsallaÅŸma ve ÅŸeffaflaÅŸma yönünde adım atacaklarının düşünülüyor olması da önemli rol oynuyor.
2008 krizi öncesinde Türkiye’deki yatırım fonlarının sayısında da, iÅŸlemlerinde de önemli artışlar olmuÅŸtu. Kriz döneminde önemli ölçüde azalman iÅŸlemler bu dönemde yeniden canlılık kazanıyor. Arkadaşımız Özlem ErmiÅŸ Beyhan’ın haberinde Türkiye’deki aktif 17 fona yeni dönemde en az bir o kadar yatırım fonu daha ekleneceÄŸi ve Türkiye’de bu alanda kriz öncesi gibi bir hareketlilik yaÅŸanacağı beklentisi ortaya konuluyor.
Haberde yabancı fonların Türkiye’deki yöneticileri hem 2012 için iÅŸlemlerin artacağına inançlarını belirtiyorlar, hem birçok yeni fonun Türkiye’ye girmek için hazırlık içersinde olduÄŸunu söylüyorlar, hem de fonların ilgi alanları içersindeki sektörler üzerine deÄŸerlendirmelerde bulunuyorlar. Yeni Türk Ticaret Kanununun fon giriÅŸi açısından kendileri için mihenk taşı olacağını belirterek, yatırım fonlarının Türkiye’ye giriÅŸinin Türkiye’yi globalleÅŸtireceÄŸini iddia ediyorlar. Kendileri açısından son dönemde akim kalan görüşmelerde en çok fiyat konusunda alıcı ve satıcı deÄŸerlendirmedeki farklılığın rol oynadığını belirtiyorlar.
Habere ek olarak fon yöneticilerinden alınıp derlenmiş fonlarla ilişkiye girecek şirketler için 7 maddelik bir öreri listesi de kutu olarak sunuluyor. Ben, birkaç kez başarısızlığa uğradıktan sonra sonuçlanan bir yatırım fonu ilişkisinin muhatabı ile onun deneyimini ele alıp hesaplamayı nasıl yaptıklarını ve nerede sıkıntı çektiğini anlatmasını istedim.
Şu değerlendirmeyi yaptı:
” Yatırım fonları esas itibariyle hesaplamalarını ve fiyatlamalarını geçmiÅŸ yılların Ebitda deÄŸerlerine göre yapıyorlar. Amortisman ve faiz öncesi karı ortaya koyup, sektör için ülkede belirledikleri katsayı ile çarpıyorlar. Bulunan rakamdan borçları düşüp ÅŸirketin deÄŸeri olarak bir rakamı ortaya koyuyorlar. ÖrneÄŸin amortisman ve faiz öncesi ÅŸirket karı bir milyon dolar çıksın. Sektör çarpanı da 10 olsun. Böylece 10 milyon dolar rakamına ulaşıyorlar. Bundan diyelim ki 9 milyon dolar olan borcu düşüyorlar. DeÄŸeri 1 milyon dolar kabul ediyorlar. Ä°leriye dönük hesaplamalar yapılmadığı için deÄŸer ÅŸirket sahibi olarak bizlere düşük gözüküyor. Biz zaten firmada olumsuzluk nedeniyle fonla iliÅŸki kurduÄŸumuz için bunu kabul etmek zorunda kalıyoruz. Ama onlar yine de bizim bir süre daha yönetimde kalmamızı, birkaç yılda ÅŸirketi deÄŸerlendirmede fona destek olmamızı istiyorlar. Ondan sonra ÅŸirketteki deÄŸer artışından yararlanıp, ÅŸirketi elden çıkarıyorlar. Onun için baÅŸlangıçtaki deÄŸeri düşük bulsalar da fonlarla ortaklık içine giren ÅŸirket yöneticileri bir miktar hisseyi elde tutacak anlaÅŸmalar yapmalıdırlar. Çünkü, baÅŸlangıçta kayıp olarak gördükleri miktarı, ÅŸirket deÄŸerlendiÄŸinde yeniden elde edebilirler. Yabancı fonların baktıkları en önemli ÅŸey ÅŸirketin bulunduÄŸu sektördeki karlılık, ÅŸirketin Pazar payı ve marka deÄŸeri .”
Yeni Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girmesi sonrası ÅŸirketlerin kurumsal yapıları daha ÅŸeffaf bir ÅŸekilde ortaya çıkacağı için, Türkiye’ye birçok yeni yatırım fonunun girmesini ve birleÅŸme, satın alma, ÅŸirket büyütme iÅŸlemlerinin artmasını beklemek yanlış olmayacaktır. O nedenle Haziran öncesi birçok uluslararası fonun Türkiye’de sektör ve ÅŸirket incelemesine baÅŸlamalarını normal karşılamak gerekir. Türkiye’deki 17 fonun da daha hareketli bir döneme girerek iÅŸlem artıracağını düşünmekte yanlış olmaz. Zaten haberde yer alan fon yöneticileri de bu yıldan baÅŸlayarak iÅŸlemlerin artacağının altını çizerlerken 2012 yılı yabancı sermaye giriÅŸinin 15 milyar doları bulacağına inandıklarını dile getiriyorlar…
Yabancı fon sayısının artması, bir yandan işbirlikleri, birleşmeler, yabancı ortaklıkların artması sonucunu getireceği gibi, bir yandan da yeni Türk Ticaret Kanunu ile birlikte şirketleri şeffaf bilançolu, kurumsallaşmış yapılara yönelmesine yol açacaktır.