Onca frenlemelere, ekonomiden sorumlu bakanımızın OVP açıklamaları ve MB başkanının yavaşlatma önlemlerine karşın, son sekizlik büyüme, Ekim ayındaki azalmaya karşın, yıllık cari açıkta ki oldukça büyük değerler, gidişatın iyi ancak, istikametin hiçte hayırlı olmadığını göstermektedir.
Kontrol edilemeyen ekonomik güç, güç değildir!
Hatırlayacaksınız, önceki dönemlerde Sayın Babacan, benzer bir ekonomik değerlendirmede, bu hızla önümüzdeki duvara çarparsak, yaratacağı hasarı düşünmek zorundayız demişti. Çok doğru elbette, ama orta yerde ki ekonomik verilerin ve bu hızı kesmek için kullanılan önlemlerinde hiçbir işe yaramadığıdır.
Faizlerin artması, dövizin yükselmesi, munzam karşılıkların azaltılması, TL’nin değer kaybetmesi, vergiler, temel tüketim maddelerine getirilen zamlar… Hiçbir işe yaramadı. Ayar tutmayan, yokuş aşağı son sürat giden bir aracın içinde, şarkılar, türkülerle ya da dışarıdan söylenen tatlı sözlerle avunup günümüzü gün ediyoruz. İçeride, dışarıda bu gerçeği görüp hiç olmadı kemerlerimizi bağlasanız belki bir faydası olur diyenleri de görmezden, duymazdan geliyoruz. Bununla da yetinmeyip, batıda gelişmiş ülkelerin yaşadığı ekonomik krizleri de kulak arkası edip bize yansımayacağını düşünüyoruz. Özetle yeni yıla girmeye günler kala tam bir ekonomik bohem hayatı yaşıyoruz.
Oysa başta AB ülkeleri olmak üzere, var olan bu küresel finans krizinden, en az zararla nasıl çıkabileceklerinin yollarını, hem de bilimsel yöntemlerle bulmaya çalışıyorlar. Sonuçta elbette bir çıkış yolu bulacaklardır. Bu yönde ki alt yapıları bizlerin çok üzerindedir. Bizim hala idrak edemediğimiz, onların bu çıkış yollarının, bize nasıl yansıyacağıdır.
”Bu konularda bir ön çalışma yapmadığımız gibi sosyal yapımızda, gelir dağılımında ki dengesizliker snucu, toplumsal direncimizde, ne yazık ki AB ülkeleri yanında yok denecek kadar zayıflamış ve son on yıllık ücret politikaları ile tüketilmiÅŸtir. Zaten son üççeyrek rakamları düzensiz kalp atışları gibi bir ekonomik aritmi sergilemektedir.”
Gelişmiş ülkeler, finans oyunları ile yarattıkları ekonomik açıklarını, çok güzel ve alımlı paketler içinde, Noel ağacının altına bir, bir korlarken bize de manidar gülümsemelerle baktıklarını ve sırtımızı sıvazlamaktan da geri durmadıklarını görüyoruz. Yeni yılda bu paketler açılınca umarız, birden bire suratımıza fırlayacak ve bizi korkutacak yaylı oyuncaklar çıkmaz!
Eğitimi, sanayisi, toplumsal duyarlılığı ile tam gelişmiş ülkeler, karşılaştıkları sorunları mutlaka çözer ve badirelerden kendilerini kurtarabilirler. Bizim onların yaşadıkları ekonomik sorunlarına çözüm aramaktan ve kendimizle kıyaslayıp paye çıkarmaktan çok, kendi ekonomik yapımızın ne kadar denetimimiz altında olduğunu bilmemize ve yanımızda yaşanan bu çevresel ekonomik çözümlerin, bize yansıyacak olumsuz etkilerinin, nasıl önlenebilir, yönünde olmalıdır.
Yeni yılla birlikte, içte yeni anayasa çalışmaları, dışta ise doğu Akdeniz ve özellikle Suriye tüm gündemi işgal edecek ya da ettirilecektir. Ekonomik gidişat, büyük bir özenle, geri planda gösterilmeye çalışılsa da, bu hız, kontrol altına alınamaz ve durdurulamazsa, çarpmanın etkileri tüm sorunların önüne çıkacak ve tüm planlamaları alt üst edebilecektir.