Yunanistan’ın borçları yeniden yapılandırıldı ancak yeni problemi tetikledi. Komşu ödeyemediği borçlara istinaden ‘yazılmış’ olan türev ürünlerinde “ödenememezlik temerrüt” durumu meydana geldi. 60 yıldan bu yana gelişmiş ülkeler sınıfında ilk kez bir ülke resmen temerrüde düştü. Bu karar sonrasında kredi türev ürünlerinin en çok işlem gören ve bilineni olan CDS (Kredi Risk Takası) işlemleri tetiklenecek. Bu gelişmenin bir başka yan etkisi, bunun bulaşıcı olup olmayacağı konusu. Sırada Portekiz, İspanya ve İtalya olacak mı?
Geçtiğimiz Cuma günü geç saatlerde ISDA (International Swap and Derivatives Association/Uluslararası Takas ve Türev Birliği) Yunanistan’ın borçları için “Temerrüt Hali-Credit Event” oluştuğuna karar verdi. Komşu borçlarını ödemede acz içine düştüğünden, bu borçlara istinaden ‘yazılmış’ olan türev ürünlerinde “ödenememezlik temerrüt” durumu hasıl oldu. Tüm haftaya ve hatta önümüzdeki haftalara damgasını vuracak; Arjantin’den sonraki ilk, 60 yıldan bu yana gelişmiş ülkeler sınıfında temerrüte düşen ilk ülke olması açısından çok önemli bir gelişme bu. Bu karar sonrasında kredi türev ürünlerinin en çok işlem gören ve bilineni olan Credit Default Swap CDS- (Kredi Risk/temerrüt/iflas) Takası) işlemleri tetiklenecek!
CDS nedir?
Karşılıklı anlaşma niteliğindeki CDS anlaşmasına göre satıcı, bir tür sigorta olan CDS’i alanın; herhangi bir iflâs ya da temerrüt (gecikme/ödememe) durumunda; tüm kayıplarını karşılamak zorundadır.
Diyelim ki elinde yeniden yapılandırma öncesi Yunan kanunlarına göre çıkarılmış 100 euroluk bir Yunan bonosu bulunan bir yatırımcı yıllık 10 euro ödeyerek (ki bu oran yüzde 1.000 gibi yüksek bir prime denk geliyor) CDS almış olsun. Cuma günkü ISDA açıklaması sonrasında CDS almış olan ve elinde bono bulunan taraf; bonoyu CDS’i satana verecek, satıcı da alıcıya 100 euro ödeyecek. Alıcının ödemiş olduğu prim ve değeri düşmüş olan bono satıcıda kalacak.
ISDA hangi durumlarda ‘Temerrüt Halinin’ ortaya çıktığını da açıklamış:
– Ödenmesi gereken faiz veya anaparada bir indirime gidilmesi, (yeniden yapılandırma da dahil)
– Anapara veya faiz ödemelerinde bir gecikmenin/ertelemenin olması, (varolan borcun vadesinin uzatılması da dahil)
– Borcun önceliğinin düşürülmesi,
– Borcun para biriminin; G7 veya AAA notuna sahip OECD ülkelerinden birinin para biriminden farklı bir para birimi ile değiştirilmesi durumunda “Credit Event” durumu hasıl oluyor.
Bir yeniden yapılandırmada, yeniden yapılandırmanın tüm borçlulara “zorla” uygulatılması da bu durumun ortaya çıkması için yeterli sayılıyor. Yeniden yapılandırmanın “gönülsüz” kısmı Yunanistan vakasındaki asıl “tetikleyici” unsur oldu. Yeniden yapılandırma “gönüllü” olarak kalsaydı (ki iki ay kadar önce ISDA böyle olması durumunda “temerrüt hali” oluşmayacağını açıklamıştı) sorun yoktu. Ancak Yunanistan yüzde 85.8’deki “gönülülük” oranını CAC’ları (Collective Action Clause Ortak Hareket Etme) kullanarak 95.7’ye yükseltmesi işi bu noktaya geldi!
CDS işlemlerine ait “müzakere ihalesi” haftaya Pazartesi, 19 Mart 2012’de yapılacak! Bu aslında bir ihaleden çok bir “orta yolu bulma” niteliğinde ve temel olarak Yunanistan’ın yeniden yapılandırmaya esas olan bonolarının “kalan değerleri” (recovery value) konusunda ortak bir zemin oluşturma süreci. Bu miktar; CDS anlaşmalarına göre satıcının, alıcıya ne kadarlık bir ödeme yapacağının belirlenmesi açısından önemli. O zamana kadar piyasaya belirsizlik hakim olacaktır. Her şeyden öte mesele sadece CDS’ler ile de sınırlı değil. Yunan bankalarının ve şirketlerinin birçok sendikasyon ve benzeri kredileri de bu durumdan mutlaka etkilenecektir. (Cross default)
Lehman Brothers olayında olduğu gibi piyasanın ilk tepkisi “Nasılsa fiyatlanmıştı” şeklinde olsa da bu iş “matruşka” benzeri bir etki yaratacaktır. Zira işin içinden iş çıkacak. Lehman vakasında da ilk iki günde piyasalarda çok fazla bir hareket olmamış, asıl darbe birkaç gün sonra vurmuştu. (Bu durum bana hep 1998 Adapazarı depremini hatırlatıyor. Helikopter çekimlerinde iki üç katlı binalarda bazı hasarlar görünüyordu. Ne zamanki karadan deprem bölgesine ulaşıldı ve anlaşıldı ki 2-3 katlı görünen binalar aslında 7-8 katlıydı, felaketin boyutu bir anda ortaya çıktı.)
Bu gelişmenin bir başka yan etkisi bunun “bulaşıcı” olup olmayacağı konusu. Sırada Portekiz, İspanya ve hatta İtalya var mı tartışmaları gündeme gelecek, Avrupa Merkez Bankası’nın LTRO ihalelerinde verdiği likidite ile “yüzen” bu ülkelerin de batıp batmayacakları yeniden gündeme gelecektir. Ola ki haftaya yapılacak ‘ihale’ sonrasında alacaklılarla borçluların “sulh” olup olmayacakları son yıllarda hızla büyüyen CDS piyasasının da geleceğini şekillendirecektir. Olası bir “aksaklık” bu piyasayı yavaş yavaş ta olsa tarihe gömebilir!
Alanlarla satanların rakamları farklı olmasına rağmen toplam işlemler netleştirildiğinde nominal fark tutarının 2 Mart itibarıyla 3.2 milyar dolar olduğu Yunan CDS’lerinin piyasayı derinden sarsması; en azından kısa vadede; söz konusu olmayabilir. “Kalan değerin” 25 birim olması durumunda CDS satanlar net olarak 3.2 milyar doların yüzde 75’i olan 2.4 milyar doları ödeyecek olmaları (standard sözleşmelere göre) piyasalar açısından teorik olarak “göz ardı edilebilir” bir rakam.
Yine de bu durumun bu haftaya damgasını vurması kaçınılmaz. Her ne kadar rakam görece olarak “küçük” olsa da bu durumdan doğrudan etkilenecek bazı bankalar olabilir. Nitekim bu piyasada aktif olan Avusturya bankalarından birinin geçtiğimiz hafta 1 milyar dolarlık bir kayba uğracağını açıkladığını hatırlatmakta fayda var!
Piyasalar haftaya Yunanistan’ın temerrütü ile başlayacak ve bu durumun netleşmesine kadar da pek keyifli olmayacakları aşikâr. ISDA’nın kararının ilk yansımaları euro/dolar paritesinde görülecektir. Ardından da İspanya, Portekiz ve İtalya bono getirileri ve bu ülkelerin CDS oranlarında ortaya çıkacaktır. Bu hafta yakından izlenmesi gereken göstergelerin başında bunlar geliyor.
Bu haftanın bir diğer önemli olayı da Fed’in yarın yapacağı toplantı ve faiz kararı. Faizde bir değişiklik beklentisi yok. Asıl bakılacak olan Fed’in ABD ekonomisine dair beklentileri, gözlemleri ve yorumları olacak. Piyasalar, III.BPP’den geçtiler ancak geçtiğimiz hafta WSJ’da çıkan haberler doğrultusunda uzun vadeli bono alımı ve karşılığında verilen paranını sterilize edildiği “şapkadan yeni çıkan tavşanın” hayata geçip geçmeyeceğine bakacak.
Yunanistan’ın “Temerrüt Hali” kolaylıkla yok varsayılabilecek bir durum değil. Bu durumun AB piyasalarında bir karışıklığa yol açacağı ve bunun da euro/dolar paritesine olumsuz yansıyacağına değinmiştim. Benim tahminim haftanın başında 1.3060 ve ardından da 1.2950 seviyelerinin test edileceği yönünde. İkinci seviyenin aşağı yönde kırılması durumunda 1.2650 asıl hedef olacak gibi.
Doların değer kazanması dolar/TL kurlarını yukarı götürürken; ilk elde 1.7960 ve ardından da 1.8050 ’nin görülmesi olası. Panik yapılacak seviyeler değil!
İMKB’nin, risk hevesinin zayıfladığı bir ortamda düşmesi de şaşırtıcı olmayacaktır. Bu hafta için İMKB 100 Endeksi’nde aşağıda 57.400 kritik desteklerden birisi olacak. Ola ki piyasalar Fed’in kararını beklerken fazla gerilemedi; Yunanistan’ı fazla hafife aldığı varsayımıyla, Fed’den de piyasalar için “iyi haberler” geldi. Bu durumda da yukarıda 60.550 seviyesi ilk ve önemli direnç olacaktır! Piyasa yine “es” geçse de, kim ne derse desin 60 yıldan sonra “gelişmiş” bir ülkenin temerrüde düşmesi önemli bir olaydır!