Ekonomide ve piyasalarda hareketler hızlandı.
Dün önceki günlere göre sakin bir seyir beklerken, enflasyonun beklentilerden oldukça yüksek gelmesi, piyasaları ciddi anlamda bozdu. Piyasa ağustos ayında yüzde 0.13 artış beklerken, TÜFE’deki aylık bazda artış yüzde 0.40 olunca yıllık enflasyon yüzde 6.81’den yüzde 7.14’e tekrar yükseldi.
Döviz kurlarındaki artışın enflasyon üzerindeki etkisi yavaş yavaş görülmeye başlandı. Eylül ayında enflasyonun yüzde 8’lere doğru hareket ettiğini görebiliriz. Bu aşamada maalesef yeni bir kısır döngü daha başlıyor. Yükselen enflasyon TL’nin yabancı paralara karşı değer kaybetmesine neden oluyor ve bu durum enflasyonu maliyet tarafından körüklüyor. Enflasyon artınca yeniden dövize talep artacak ve bu döngü nerede son bulacak?
İşte bu soru çok önemli. Merkez Bankası’nın açık piyasa işlemleri (APİ) yoluyla bankalara sağladığı TL miktarı 94.5 milyar TL’ye ulaşmış. 2 Eylül’de 91.5 milyar TL olan APİ’deki artış faizlerin yükselmesini önlüyor. Bu rakam 2015’e girdiğimiz hafta 42.4 milyar TL idi.
APİ ile bankacılık kesimine verilen para, bankaların kısa vadeli nakit ihtiyacıdır. Bankaların çok kısa vadeli nakit ihtiyacı nasıl oluyor da 8 ay gibi kısa bir sürede yüzde 122.8 artarak 42.4 milyar TL’den 94.5 milyar TL’ye çıkıyor? Üstelik tüketici ve ev kredileri belirgin şekilde aşağı gelirken bankalar neden daha fazla kısa vadeli fona ihtiyaç duyuyorlar?
Bugün Gazetesi’ndeki köşe yazımın devamı için TIKLAYINIZ.