Türkiye’nin nükleer enerji macerası en başından beri tartışmalı halini güçlendirerek sürüyor. Özellikle Akkuyu’da tüm denetim mekanizmalarını devre dışı bırakarak Rusya ile devlet anlaşması yoluyla yapılan anlaşma gerek kullanılacak teknoloji, gerekse de çevreye olan büyük zararı nedeniyle ürkütüyor.
İktidarın son derece ısrarlı olduğu Akkuyu ne çevresel, ne barındırdığı teknoloji, ne de anlaşmanın çerçevesi nedeniyle akıl alır gibi değil. Türkçesi ‘kendi toprağını kirletme, gel bende kur, teknoloji aktarımı da yapma, üstelik sana bir de iyilik olsun üretileni de ben alacağım’ açıklamasına gelen bir anlaşmadan bahsediyoruz.
Burada bilhassa mox kullanılacak olması, Japonya’dan yapılan sağlama ile başımıza neler geleceğini de gösteriyor. Peki her şey bir kenara… Yani nükleer enerji karşıtlığı, alternatif ve yenilenebilir enerji kaynaklarını tartışmadan nükleere geçilmesi, çevresel çekinceler, anlaşmanın içeriği, ihale dışında devlet anlaşması statüsünü ve akla gelen olumsuzlukların hiçbirini önemsemeyelim.
Bu işin kârlı olduğunu söyleyenler olacaktır. Onu da belirtelim. 15 yılda 50 milyar dolar ödeyeceğim enerjinin birim maliyeti de kilowatt/saat olarak 12 dolar 35 cente geliyor ki bunun da uluslar arası ortalamalarda çok yüksek bir bedel olduğu uzmanlar tarafından zaten ortaya konuluyor. Yani yapılan iş ekonomik de değil.
Peki bu itirazları, tıpkı iktidarın yaptığı gibi ‘yok hükmünde’ sayalım. Peki tüm bunları göz ardı etsek bile Akkuyu’da bir Çernobil faciası yaşanma olasılığı nedir? Burada işi veren firmanın niteliğine ve iş yapış biçimine bakmak gerekiyor.
Akkuyu’da kurulması planlanan ve iktidarın ısrarla ‘olacak’ dediği nükleer santralin sorumluluğu kimde? Hatta daha açık soralım: İnşaatı yapacak, finanse edecek, işletecek ve sahibi olacak firma kim? Rosatam…
Rosatam’ın grubuna ait şirketlerden biri Zio-Podolsky… Bu şirketin Bulgaristan, Hindistan ve Çin’deki santrallerde skandal tespitler yapıldı. Tespiti gerçekleştiren Londra merkezli Dünya Nükleer Birliği… Tespit ne? Yapılan santrallerde makine yapımında düşük kalitede hammadde kullanımı…
Şirketin faaliyeti bir nükleer tesisin can damarı olan buhar tribünü ve jeneratör üretimini içermesi, 2007 yılından itibaren özellikle şirketin yurtdışı projelerine kalitesiz ürün ihracı göz ardı edilemeyecek bir durumu ortaya çıkarıyor.
Bu gelişme üzerine Zio-Podolsky şirketinin Satınalma Müdürü Sergei Shotov Rusya Federal Güvenlik Servisi tarafından yapılan soruşturmada tutuklandı. Tespit ışığında suçlama makine yapım tesisi için düşük kalitede hammadde satın almak ve geriye kalan parayı ise kendinde tutmak.
Gelişmeler üzerine 19 Mart günü Bulgaristan Başbakanı Boiko Borisov Ruslar’la yapılan anlaşmanın iptal edilebileceğini açıkladı. Peki Türkiye’nin Başbakanı nerede? Israrla bu işin peşine düşen Enerji Bakanı niye konuşmuyor? Yoksa…