Küresel krizden etkilenen ekonomilerin düzelmesi ve büyümelerinin tekrar ivme kazanması için ne yapılması gerektiği konusunda tartışmalar sürüyor.
Klasik yaklaşım önce gelirlerin artırılmasına ya da harcamaların kısılmasına dayalı kemer sıkma önlemlerinin uygulamaya konulması ve bunun sonucunda düzelecek mali dengeler üzerine büyümenin oturtulması görüşüne dayanıyor.
Ne var ki bu tür kemer sıkmalarla büyümenin gerçekleşmeyeceği, kamu maliyesi batak durumdayken makroekonomi dersinde öğretilenlerle işin içinden çıkılmayacağı artık iyiden iyiye anlaşılmaya başlandı.
Yunanistan krizinde bu konuda ortaya atılan tereddütler, şimdi İspanya ile devam ediyor. İngiltere ve ABD için de konu enine boyuna tartışılıyor.
Sadece kamu maliyesindeki sorunları çözerek ya da piyasalara likidite sağlayarak büyümenin rayına oturtulması görüşüne artık kuşkuyla bakılıyor.
Nedenlerini sıralayalım:
■Kemer sıkma kısa dönemde büyümeyi düşürür.
■Bankacılık sektörü zor durumdayken maliye politikası düzgün çalışamaz. Bu gerçek son krizde bir kez daha ortaya çıktı.
■Finans kesiminde sorunlar devam ederken kemer sıkma ile büyümenin gerçekleşmesi uzun dönemde sonuç verir. Siyasiler ve kamuoyu 10 yılı aşkın sürecek bu döneme dayanamazlar.
â– Büyümenin altın kuralı diye tanımlanan ve Nobel ödüllü Edmund Phelps tarafından ilk ortaya atılan “bizden sonraki kuÅŸakların refah içinde yaÅŸaması için gerekli büyümenin bu neslin çok çalışması, tasarruf etmesi ve yatırım yapması üzerine dayandığı” ÅŸeklinde özetlenecek prensibin Avrupa için kolay kolay çalışacağı sanılmıyor.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ.