‘Kelle fiyatına hürriyet, esirlik bedava’ demiş Orhan Veli bu memleketi anlatırken dizelerinde. Anlaşılıyor ki, milletin kaderinde hiçbir şey değişmemiş. Belki maden kazaları, Tuzla’da ölenler kaderlerinin kurbanı olmuyor, ama bu ülkede vatandaşın soyulması galiba hızla ‘kader’ haline dönüşmeye başladı.
Devletin iktidarını elinde tutanların üretim ekonomisi ve bununla gelen zenginlik yaratmak yerine, çar çur edip harcadıkları, beceriksizce günlük politikalar uyguladıkları işlerin sonucunda verilen açığın faturası hep yurttaşa yansıyor.
Birkaç milyar dolara mal olacak işlere, 60 milyar dolar harcayan zihniyetin beceremediği ya da zenginleşmek adına çok iyi becerdiği ucubeliklerin sıkıntısı, büyük çoğunluğu açlık sınırının altında gelir elde eden bu ülkenin insanlarına kesiliyor.
Sigaradan benzine, sudan cep telefonuna kadar adım atsak, dolaylı vergilerle soyuluyoruz. Şimdi son olarak yine benzine zam geldi,, doğalgaz nedeniyle elektrik fiyatında artış gündemde ve suya ekstradan atık bedeli zammı geliyor.
İnsanın ‘bir nefes alın’ diyesi geliyor. Çünkü sokaktaki insan artık nefes alamaz durumda. Dolar milyarderlerinden vergi toplayamayanlar, sabit ücretlinin sırtına geliri yüklemekle kalmıyor, bir de, yatırım yapmak için topladıkları vergilerle verdikleri hizmet için ayrıca para topluyorlar.
Orhan Veli şanslıymış yine… O zamanlar hava bedava, su bedava imiş. Şimdi suyu damacana ile alıyoruz, hava için de çevreyi kirlettiğimiz için bedel ödüyoruz. Peki gerçekten bunlar kader mi?
Bugün için baktığınızda belki gelir / gider dengesi içinde çare gözükmüyor, ama ‘yarın’ için bir umudunuz var mı? Hepsi bir kenara insanlar bu bedelleri ister esnaf, isterse işçi olsun kredi kartı ile ödemekten başka çare bulabiliyor mu?
Bugün piyasada en büyük sorunun tahsilat olduğu çok açık. Ne müteşebbis verdiği hizmetin bedelini tahsil edebiliyor, ne de çalışanlar maaşlarını zamanında alabiliyor. Ödemeyi yapmazsanız elektriğiniz, suyunuz kesiliyor ya da faiz işliyor. Yapmaya kalksanız para yok. Ama iktidar bunun çözümünü buldu. ‘Kredi kartıyla ödeme’…
Sonra da dönüp şişen kredi kartı borçlarına karşı bağırıyorlar: Bu kadar harcamayın. ‘Nefes al, soygunu bırak’ da vatandaş kredi kartından faturasını ödemek zorunda kalmasın.
Peki bu soygun kader mi? Elbette değil. Doğru düzgün gelirinizi giderinizi hesaplasanız, tasarrufu kamu görevlisine verdiğiniz yerli aracı kesmekte değil de, GAP gibi projelerde soyulmamakta ararsanız, bu işin içinden çıkarsınız.
Elbette vatandaşın da artık bu zihniyete oy değil, tepki vermesi gerekiyor. Verdi, verdi… Vermedi adres Tevfik Fikret’in Han-ı Yağma şiiri: Yiyin efendiler yiyin. Aksırıncaya, tıksırıncaya kadar yiyin.