Kazım ÇiloÄŸlu’nun bugünkü yazısı
Dönüp, dolaşıp hep aynı noktaya geliyoruz
Zaten baÅŸka yapacak bir ÅŸeyimizde yok
Dön baba dönelim
Dışarıdan döviz gelsin
Üst seviyeden bozdurup, Türk Lirasına geçsin
Yap işlet devret ile döviz üzerinden müşteri garantili yollar, köprüler tüneller, otoyollar yapsınlar
En yüksekten hazine kağıtlarına ve mevduat faizlerine yatırılsın
Düşen borsa da alım yapsınlar
Sonra?
Hepsini satıp, tekrar dövize dönsünler
Döviz yükselsin
TL deÄŸer kaybetsin
Yabancı aklansın, paklansın, gülsuları dökünüp, misler gibi koksun, birde müesseseden buz gibi bir gazoz ikram edilsin
Yerli üzerinde ki kiri ile yıkanmadan hamama para ödesin!
Ne ala bir memleket
Ne muhteşem bir ekonomi…
Öbekler, öbek üstünde bir uyum içinde
Kümeler, küme ile ilintili ve koordineli bir çalışma sergiliyor!
Hans, Helga, Henry, Hilary geliyor bankada ki mevduatına yüzde 21 faizi net alıyor
Hasan, Hatice, Hüseyin, Halime ise peşin, yüzde 15 stopaj vergisi ödeyip, aynı faizi net 17,85 olarak alıyor…
Son toplantıda değiştirilmeyen politika faizi ise yüzde 24ler de!
Kredi faizleri de yüzde 25-30 hatta şartlara göre daha da yüksek seyrediyor
Bu yüzde 6 ya yakın negatif faiz ise yerli mevduatın anaparasından eko-erozyon olup akıp gidiyor…
Bu erime ise anca çarşı pazardan patates, soğan ya da 25 kuruşluk poşet alırken hissedilse de, bu korelasyon(!)bir türlü anlaşılamıyor
Nedenine gelince, her daim, Ali’nin külahı Veli ye, Veli’nin ki ise Ali ye konduğu için!
Sonuç ise Ali Veli kırk dokuz elli…
Sobelenen ise hep yerlinin sade ve ücretli vatandaşı oluyor
Bir değil, iki değil, üç değil, meşhur 24 Ocak kararlarından bu yana bu kaçıncı tekrar?
Hadi eskilerde hep koalisyon ve istikrarsız iktidarların suçuydu ya son on yedi senede ki aynı şeylerin tekrarlarına ne gerekçe uyduracağız?
Sözün özü;
Öz kaynaklarına dayalı üretmeden, ürettiğini dışa satmadan ülkene gelen döviz sadece sahibini sevindirir!