Karadeniz de bulunan gazın su üstüne çıkarılıp, törenle yakılmasının ardından, bir ay bedava, bir yılda mutfak ve doğal gaz tüketimine eş değer, 25 metreküp gazın faturalara yansımayacağı açıklanmıştı…
Enerji kaynağının nerede ise tamamını ithal eden ve bütçesinin büyük bölümünü buna ayıran bir ülke ekonomisinin iki yakası, hali ile bir araya gelmesi mümkün olmuyordu!
Böyle bir müjdeye kim sevinmezdi ki?
Hayaller uzun sürmedi!
Nitekim bedava doğal gazın, nahoş kokusu(!)mayıs ayı enflasyon oranına sıfır olarak yansıtılmasıyla burunlara geldi…
Demek ki kazın ayağı hiç de görüldüğü gibi değilmiş, bedava doğal gaza giderken cepteki zamdan olduk!
Diğer yandan 500 dolara endeksli asgari ücret ise daha ele geçmeden, yüzde onlara yakın değer kaybetmiş oldu.
Alım gücü olarak ise peşi sıra gelen zamlarla daha fazla kayba uğradı.
Aynı durum memur maaşlarında nasıl bir hal alacak haziran enflasyonu açıklanınca belli olacak.
Ama su yüzüne çıkan eko-dedikodulara göre en düşük maaş alana çok, en yüksek alanlara ise daha az zam yapılacağı…
Bu oranlar ise;
Yüzde 45 en düşük ücret alanlara
Yüzde 40 orta ücretlilere
Yüzde 35 ise üst ücret gurupları!
Yani en düşük ücret ile en yüksek ücret arasındaki zam oranı yüzde 10 gibi bir fark var!
Oturup bir hesap yapmak gerekir. Eğer adil ve eşit bir zam yapılsa toplam bütçeden ödenecek meblağ ne olacaktı?
Bu şekilde kademeli yapılırsa, bütçeye yükü ne olacak?
Ali’nin külahı, Veli ye, yoksa Veli’nin külahı, Ali’nin başına mı konmuş…
Ya da fazla oya sahip guruba çok zam, az olan guruba ise daha az zam mı bilemeyiz!
Haziran ayı enflasyonu, TÜİK tarafından hafta sonuna gelmemesine rağmen, belki de ilk defa, bayram tatili gerekçe gösterilip, açıklanması iki gün ileri alındı.
Neyse ki ENAG kendi değerlerini aksatmadan açıkladı.
TÃœFE Haziran 2023
Aylık yüzde 8,54
12 aylık yüzde 108,58
Ocak-Haziran oranı ise yüzde 50,53
Bu gelişmeler arasında 650 puanlık faiz artırımı ise politika faizini yüzde 15lere yükselti!
Bu yükselişin dolar ve altın başta olmak üzere, piyasalarda hiçbir etki yaratmadı.
Tek ve önemli etkisi ise ‘’Nas’’ ekonomi tanımından, yüz seksen derecelik bir dönüşün, yapılması oldu!
Bundan önce ve uzun bir süredir faiz yükseltilmesinin akla bile getirilmeyeceği o kadar dilendirilmişti ki bu uygulamanın yüz puan gibi sembolik olarak yapılması bile, büyük olay yaratması gerekirdi ama nedense ne Nas nede faiz artırımı yapanlar, kürsülerde hedefe alınmadığı gibi, tek kelime bile edilmedi…
İlginç değil mi?
Seçimlerden bir aydan fazla süreç geçmesine, iktidar değişikliği olmamasına ve son yıllarda yaşanan büyük ekonomik krizlerde olmak üzere, aynı siyasi erkin etkinliği sürmesine rağmen, ne bir eko-plan açıklandı nede maliyede değil şimşek bir eko-ışık bile görülmedi.
Merkez bankası ise hangi yönde ilerleyecek kısmen faiz artışı ile ortaya kor gibi yapsa da gayesine ulaşacak mı yoksa yerel seçimlerin engeline mi takılacak?
Yakında göreceğiz…
Sözün özü;
Ufukta oy gözükünce, denizde ki seçmene eko-can simidi atılması en temel eko-siyasetçinin değişmez davranışıdır!