Türkiye’nin şu an en önemli sorunlarının başında tahsilat geliyor. Zaten iş hacminin düştüğü ortamda bir de tahsil edilemeyen alacaklar, üzerine tuz biber olan karşılıksız çekler, firmaları, dolaylı olarak da çalışanlarından alacaklılarına kadar herkesi olumsuz etkiliyor.
Son dönemde patlayan karşılıksız çek oranlarına önlem olarak yeni bir uygulama geliÅŸtirildi. Kare kod uygulaması… Bence iyi niyetli, yapılması gereken bir eylem ve 15 Haziran’da hayata geçiyor.
TOBB Kredi Kayıt Bürosu’nun geliştirdiği bu sistemle, çeklerin sorgulanabilmesi ve karşılıksız sayısının azaltılması amaçlanıyor. Dedim ya, güzel, iyi niyetli ama tek başına ortadaki sorunu yok edebilecek bir yapısı yok.
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu’nun da dikkat çektiği üzere, Türkiye’deki ticaretin üçte ikisi vadeli yürüyor. Bilhassa çekte hapis cezasının kaldırılmasıyla çeklerdeki sıkıntı büyüdü. Şimdi bu yöntemle, cep telefonuna indirilen bir uygulamayla çekteki sorgulamanın sağlıklı yapılması esas alınıyor.
Fakat bu işin kitapta yazmayan yanları var. Öncelikle tek başına bunu yapmak bir önlemdir, ama problemi ortadan kaldırmaz. Bankaların çek karnesi verirken ortaya koydukları duyarsızlıklar, yetersiz yükümlülükleri önemlidir.
Reel piyasalardan bir temsilcinin aktardığını paylaşayım. Bir kişi ortaya 100 bin TL koyuyor. Eş dost akraba, 100 bin TL’lik çeki 4 kere yazıp ödüyor. Sonra piyasaya çakıyor. Diyelim ki 50 bin TL’lik çek yazıyor. Bankaya soruyorsunuz ya da yeni uygulamayla verilen çeki inceliyorsunuz; çek sağlam.
Ama adam kendi kendine 100 bin TL ile oynadığı oyun üzerinden 50 bin TL’lik onlarca çek yazıp mal alarak piyasayı dolandırabiliyor. Bu nedenle henüz çekin veriliş aşamasında iş sıkı tutulmazsa, bankalar da gerçekten işin içine sokulmazsa çözüme ulaşılması zor.
Yine vadeli hesaplara baktığınızda asıl problemin açık hesaplarda yaşandığı görülüyor. Burada iki yıla dayanan vadeler ve tahsil edilemeyen alacaklar, istatistiklere yansıyan karşılıksız oranının kat be kat üzerinde.
TOBB kendi çabasıyla böyle bir yenilikçilik yaratmış ve önlemlerden biri olarak hizmete sunuyor. Ama sorunun gerçekten çözümlenmesi için, daha farklı yapısal işlemlere ihtiyaç var. Şu anda kimse alacağını tahsil edemiyor ve bunların hiç biri karşılıksız çek oranlarına yansımıyor.
İki ay sonra karşılıksız çek oranının düşmesi, sorunun halledildiğini değil, daha az çek kullanıldığını gösterir. Çünkü zorlanan alıcı ve satıcı hızla açık hesaba ağırlık verecektir. Sigortadan yoksun bu sistem de önce firmaları, ardından çalışanları, sonuçta da Türkiye’yi olumsuz etkileyecektir.
Bu tip önlemler önemli; ama sorunu gerçekten çözmek istiyorsanız, piyasanın gerçeklerine itibar etmeniz gerekir; istatistiklerinkine değil. Çünkü istatistiklerle çarpık ilişkiler arasında gidip geliyoruz.
Türkiye’de firmalar nakit açmazı ve finansman sıkıntısı ile boÄŸuÅŸurken, onları desteklemesi gereken ihtisas bankaları ne yapıyor? Ziraat’in son reklamı ortada… Özrü kabahatinden büyük… Köprüleri, havaalanlarını, yolları finanse ediyor?
Üretici kıvranırken, üreticiyi finanse etmesi için kurulan kamu bankaları, talimatla iktidara askerlik yapıyor. İster bankaya, ister iktidara bakın; durum ağlanacak halde. O kadar aymazlık var ki, reklamını bile yapıyorlar. Yani bizim paramızla bize, işlerini yapmadıklarının reklamını yapıyorlar. Reel sektör mü? Tahsil edemediği alacağının derdine yansın.