Dünyada ekonomiler FED’in faiz artışına kilitlendi. İşin finansal boyutunda herkes iki türlü senaryoda da kâr etme peşine düştü. Bazıları da sıkıştıkları pazarlardan çıkmanın fırsatı olup olamayacağını tartışıyor.
Gelişen ülkeler adına, riskli pazarlardaki dövizin geri dönüşü için uyarı niteliğinde olan bir süreci yaşıyoruz. Şimdi herkesin beklediği FED’in karar günü geldi. Öncelikle bu toplantıdan bir faiz kararı çıkarsa, bunun yine sembolik ve uyarı niteliğinde olacağını düşünüyorum.
Faiz artış kararı çıkmazsa da problemin bittiği kanısının pompalanmasının büyük bir hata olacağı kanaatindeyim. Türkiye’de de birçok kişi bu faiz artırımı meselesine kilitlendi. Son derece haklı bir kaygı; çünkü 394 milyar dolar pozisyon açığınız varsa ve sıcak parayla bir ekonomiyi finanse ediyorsanız, güvenli limana dönen para size çekilmiş tetiktir.
Fakat hemen belirtelim ki tetikteki el kendi eliniz. Çünkü bugüne kadar uygulanan hatalı ekonomi politikalarının neticesinde buraya geldik. FED faiz kararını açıklayadursun, sonuç ne olursa olsun bizim adımıza değişen bir durum yok.
Zira özellikle Çin’in devalüasyon ve borsa hamlesinden sonra bizim için tek tehlike FED’in kararı olmaktan çıktı. Tüm kırılgan ekonomiler gibi karar ne olursa olsun, yaptığımız yanlışların bedelini ödeyeceğiz. Ama bizimle birlikte bu kumara dahil olan ve yurtiçinde kalan yatırımcıların da canı yanacak.
Bu nedenle parasal genişlemeden başlayan bir süreçte zamanı boşa harcamış, öncesindeki hovardalığını haklı göstermek için çırpınan, öte yandan döviz gelirini de turizm, daralan ihracat pazarları gibi faktörlerle kaybeden, kısa vadeli ödemeleri ve cari açık finansmanı sorun olan Türkiye adına çıkış yok. Yani tek kriter FED değil.
Şöyle bir hayal kurun. Adamın biri, yayalar için kesinlikle yasak olan karayoluna çıkmış. Karşıdan gelen kırmızı kamyon bana çarpar mı endişesi içinde yolun ortasında duruyor. Diğer şeritlerden geçmesine izin vermeyecek hızda arabalar geçerken, kırmızı kamyonun kararına bakıyor. Elinden hiçbir şey gelmiyor. Frene basar ve durmayı başarabilirse o an için nefes alabilir. Fakat bu karayolunda olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Kırmızı kamyondan kurtulsa sarı minibüs, ondan kurtulsa lacivert otomobil kendisine çarpacak.
Şimdi yolun ortasında sadece kırmızı kamyonla ilgili neticeyi tartışırsa, onun adına hiçbir şey değişmeyecek. Risklerin sadece birinden kurtulmuş ya da onu bertaraf etmiş olacak. Ama bu arada kırmızı kamyonun da hiç durmaya niyeti yok.
Durur, durmaz tartışmasını kendi içinde yaparken, sağından solundan geçen vızır vızır arabaları görmezden geliyor. Oysa hata nerede biliyor musunuz? O adam, yayalara yasak olan ve araç trafiğine izin verilen o karayoluna hiç çıkmayacaktı.
Çıkmış karayoluna, şimdi sadece bir aracın kendisine ne yapacağını düşünüyor. Genel resim içinde ezilmemesi için ancak bir mucizeye ihtiyaç var. Tıpkı bizim gibi. Ne yazık ki ekonomi biliminde de mucizeler değil, eylemler sonucu yaşatıyor.