Aybaşında kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin, IMF’nin borcunun kapanmasıyla gurur duyması, belki ülke adına doğal, ama bireysel olarak anlaşılamaz bir durum. Çünkü IMF’ye borç kapatılırken, ülkenin finansmanı bireylerin ceplerine yıkıldı. Ülke gırtlağına kadar borçlu, ama IMF’ye göstermelik borç bitirildi.
Aslında bunu her konuda yaşıyoruz. İktidar ülkenin gündemini belirlemekte o kadar mahir ki ve muhalefetten vatandaşa herkes o kadar buna bilerek ya da bilmeyerek alet oluyor ki, işi daha da kolaylaşıyor.
Ekonomik kriz sesleri duyulmaya başlıyor, Başbakan türban tartışması açıyor. Ülkede teröristle pazarlık yürütülüyor, tepkiler yükselip oylar düşmeye başlayınca akil adamlar icat ediliyor. Akil adamlar hedef saptırıp, buna ortam hazırlasın diye kapı kapı dolaşıyor. Yurt genelinde her gittikleri yerde fiyasko toplantılarda, tepkileri ceplerine koyup dönüyorlar.
Hem açılımdan hem akilzadelerden iktidar köşeye sıkışıyor, Başbakan milli içkinin ayran olduğu tartışmasını gündeme taşıyor. Başkalarının teröristlerini finanse ederken, bomba gelip Reyhanlı’da patlıyor.
İnsanlar, hayatlar kayboluyor. Hükümet istifa sesleri futbol müsabakalarında tribünlere kadar iniyor, iktidar köşeye sıkışıyor. Birden bire alkol yasağını gündeme getirecek düzenlemeyi komisyondan indiriyor.
Başbakan tepkiden çekindiği için, vatandaşının acılarını sarmak yerine ABD’ye gidiyor. Reyhanlı’yı görmeyip, Boston’u günlerce haber yapan güzide medyamız Obama’nın yamacından canlı yayına başlıyor.
‘Görüştü, görüşecek, öyle olacak, böyle olacak’ denilirken, TBMM İçişleri Komisyonu bünyesinde oluşturulan Silah Tasarısı Alt Komisyonu’nda ele alınan yeni silah tasarısında, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne, tank gibi ağır silahları ithal etme yetkisi veriyor; Genelkurmay itiraz etmiyor.
Anlaşılan o ki, ülkeyi gaza boğanlar, yakında tanklarıyla sokaklarda dolaşacaklar. Nasıl ve kiminle bir savaş ise bu? Yetmiyor, apartopar Galataport ihalesi yapılıyor. İhaleye tekliflerin de 1 Mayıs günü tartışmalar ve gaz bombaları havada uçuşurken alındığını hatırlatalım.
Sözün özü kaptıkaçtı gündem ile bir milletin elindeki tüm haklar teker teker alınıyor. Bir millet sanal gündemle oyalanırken hızla vatandaşlıktan çıkıp, kulluk düzeyine iniyor. Yapılan hakaretin bile ‘delikanlı adam’ diye karşılık bularak tanımlandığı bir ülkede ne demeli bilmem.
Ama bir gerçek var ki, koskaca bir milletin, İstiklal Savaşı vermiş bir ulusun kemikleri birer birer kırılıyor. Kırılırken de morfin niyetine gündem yaratılıyor. Kişisel haklar, hukuh, adalet, fikri özgürlükler ayaklar altına alınıyor. Sonra da buna çıkıp ileri demokrasi adı veriliyor. İyi uykular Türkiyem.
Fakat unutma sen bu oyunu açlığını unutup, alınan gemileri gemicik diye savunurken kaybettin. Ya şimdi uyan ya da sonra ağlama.
kılçdaroğlu ne demiş ““Uludere’de kendi insanını imha etme talimatı veren adama ne denir diktatör denir. Esad da uçaklarına talimat veriyor ne farkı var.”
neyse bugün ikinci not artırım müjdesi aldık :) birileri ne demişse demiş birileri laf üretiyor ama ne laf birileri de iş çıkarıyor ama ne iş sonuç alan iş :)