‘’Başbakan, 2009 seçimleri öncesinde açıkladığı İstanbul çılgın projesi, Kanal İstanbul’un güzergahı belli oldu’’
‘’Arsa fiyatları tavan yaptı’’
‘’Kanal, Küçükçekmece- Başakşehir ile Arnavutköy istikametinde olacak’’
‘’30 Nisan resmi gazetede güzergah ve harita Arnavutköy Belediyesine gönderildi’’
Bu ve benzer olaylar özelikle de iktidar yanlısı diye bilinen medya manşetlerinde hep gündem de kaldı. Aynı zamanda ekranlarda tartışıldı. Hatta hazırlanmış animasyon kanal görüntüleri sık, sık yayınlandı.
Aklı başında mimarlar, akademisyenler, jeolojinin duayenleri günlerce canlı yayınlarda, çıkcak tonlarca hafriyatın bile sorun yaratacağını, hatta ve hatta Montreux boğazlar antlaşmasına kadar tartıştıklarında, güzergah belli değildir, boşa tartışılıyor dendi mi?
Arsa fiyatları tavan yapıp, köylüler bile tarlalarını satışa çıkarmaya başladığında, kim çıkıp da, aman ha güzergah belli değildir, arsa simsarlarının, rantçıların tuzağına düşmeyin, diye uyardı?
Şimdi deniyor ki biz güzergah belirlemedik!
Dönün geriye, bu konuların en yetkili ağızdan meydanlarda dillendirildiği yıldan bu güne kadar çıkan haberlere bir göz atın ve sonra da, bu ayyuka çıkmış yayınları yalanlayan ve tekzip eden bir yetkili açıklama var mı ona bakın…
‘’Biz hiçbir zaman güzergah belirlemedik, elimizde beş tane güzergah var!’’
Oh ne güzel, bir de doğal olan İstanbul boğazını koyduk mu yanına, eder altı suyolu.
Üç gidiş, üç geliş…
Bizim gibi ülkeler için bundan iyisi Şam da kaysı.
Her ÅŸey iyi hoÅŸta, Avrupa ya gitmekten vazgeçtik diyelim, ama Ä°stanbul’dan Edirne’ye kara yolu ile nasıl gideceÄŸiz?
En az üç boğaz köprüsü de bunlara yaptık mı, artık iki yakamızda iki sahilimizde bir araya getirmiş oluruz. İDO feribot seferleri de çabası olur!