Altı merkez bankasının piyasaya dolar likiditesi saÄŸlamak için anlaÅŸmaları piyasaları bir anda coÅŸturdu. “Noel Baba Rallisi”ne ortam oluÅŸturdu.
ABD, Kanada, İngiltere, Japonya ve İsviçre merkez bankalarının, Avrupa Merkez Bankası ile ortaklaşa aldıkları bu kararın iki yüzü vardı.
Birincisi, uluslararası düzeyde ortak hareket etme gibi uzun bir zamandır unutulan bir önlem yürürlüğe konuldu. Olumlu bir sinyaldi.
Ä°kincisi ise Avrupa’da iÅŸlerin ne derecede kötüye gittiÄŸinin bir iÅŸaretiydi. Avrupa’da bankalar birbirlerine güvenemedikleri için borç vermemeye baÅŸlamışlardı. Nakitte kalmak istiyorlardı. Bazı bankaların batacağı kulislerde konuÅŸuyordu.
Ayrıca bilançolarını küçülterek hem krize hem de yeni düzenlemelere uyum sağlamak amacıyla riskli varlıklarını azaltıp, nakde dönüyorlardı.
Tüm bunların altında ise Alman Başbakanı Merkel başta olmak üzere Avrupa liderlerine olan güvenin artık en dibe vurması vardı.
Bunun üzerine sanayileÅŸmiÅŸ ülkelerin merkez bankası Merkel’e karşı hareket kararı aldılar. “Belki bu kez durumun vahametini anlar” diye düşündüler.
Film adeta geri sarılmış, 2008 yılı eylül ayındaki olaylar tekrar ediyor gibiydi.
***
HER ÅžEY GÃœVENE BAÄžLI
İster kriz olsun ister olmasın bir ülkeyi yönetmenin en başta gelen koşulu güvenin sağlanmasıdır. Güven sağlanırsa işlerin yarısı halledilmiş olur.
Yok eğer bunun tersi bir durum söz konusuysa o zaman işler giderek zorlaşır. Ne yapılırsa yapılsın istenen sonuçların alınması gecikir.
Ne yazık ki gerek Merkel gerekse Sarkozy bu kuralı bilmelerine karşın gereğini yapmadılar ya da yapamadılar. İşleri iyice sarpa sardırdılar.
Åžimdi son bir ÅŸans var.
9 Aralık’ta toplanacak Avrupalı liderlerin kesin ve net bir tavır koymaları ve piyasaları sakinIeÅŸtirecek önlemleri açıklamaları gerekiyor. Bunu yapamazlarsa Euro defteri burada kapanmış olacak.
***
Eğitim düzeyi ve kayıtdışılık
Ä°zak Atiyas ve Ozan Barış’ın TÃœSÄ°AD için hazırladığı “Türkiye’de Büyümenin Kısıtları: Bir Önceliklendirme Çalışması” Raporunu cımbızlamayı hâlâ sürdürüyorum.
Araştırmacılar, hızlı ve kaliteli büyümenin önündeki engeller arasında kayıtdışılığı da sayıyorlar. Haklılar.
Ancak değindikleri önemli nokta kayıtdışılık ile eğitim düzeyi arasındaki ters ilişki. Bir ülkenin eğitim düzeyi arttıkça kayıtdışılık oranı azalıyor.
Öte yandan kayıtdışılık arttıkça verimlilik düşüyor. Büyüme bundan olumsuz etkileniyor.
Erol Taymaz’ın yaptığı bir araÅŸtırmada, Türkiye’de giriÅŸimcilerin eÄŸitim düzeyinin kayıtdışında kalıp kalmama seçimlerinde önemli rol oynadığı saptanmış. Öte yandan kayıt içindeki firmaların verimliliÄŸinin kayıtdışında olanlardan 1.5 kat fazla olduÄŸu da bulgular arasında yer almış.
Bu nedenle, 25 yaşından büyük olanların ortalama eÄŸitim düzeyinin “orta ikiden terk” olduÄŸu, 69 ülke arasında PÄ°SA performanslarına göre matematikte 43., okumada ise 41. sırada bulunan Türkiye’de “Merdiven Altı Sektörü’nün” büyüklüğüne ÅŸaşırmamak gerekiyor.
Bu yapının ise büyümenin önünde önemli bir engel teşkil ettiği kesin.