Kafa üstü çakıldık!
Hani yumuşak iniş yapmıştık? Büyüme rakamı açıklanınca, yere hem de kafa üstü çakıldığımız, kafamıza dank ediverdi!
E, olacağı buydu. Öyle kritik durumlarda, gaza bas, yok efendim fireni kökle, yok sağa kır, hayır sola kır diyenler çok olunca olacağı da buydu zaten.
Ne demiş eskiler, ‘’el elin merkebini ıslık çalarak ararmış’’ ne güzel bir deyim değil mi? aslında ekonomi diye bize ısıtılıp, ısıtılıp sunulanların, deneyimleri geçmişte ecdadımız tarafından bir, bir yaşanmış, özlü ve güzel deyimlere yansıyıp, günümüze kadar süre gelmişti. Ancak şu son dönem, çığırından çıkan iletişim kirliliğinde, hatta bir nevi şımarıklığında diyelim, tüm bu yaşanmışları unutarak, baştankara tekrar maddi, manevi bedeller ödeyerek yineliyoruz.
Ne yapalım? ‘’Bundan iyisi Şam da kaysı’’ sözünü bile unutup, Suriye ile ilişkileri ne hale getirdiğimiz, net hata noksan ile on aylık sürede 6,6 milyar dolar ve İran’a altın ihracı(!) ile anca bu değere ulaşabilen üçüncü çeyrek değerleri orta yerde dururken son çeyrekte fırtınalar kopması ve sonrasında güneş açmasını beklemek korkunç bir eko meteorolojik hatadır.
Şimdilerde aklı başında olan ve eko meteorolojiden iyi anlayanlar İMKB’nin de o kadar yükseldiğini görüyor ve endişe ediyorlar. Oysa rüzgar güzel diye tüm yelkenleri fora edip sahilden uzaklaşanlar ya da zirveye çıkanlar üstlerinde can yeleği ya da sırtlarında paraşütleri var mı diye çok iyi düşünmelidir.
Yoksa?
Ya denizin dibine elinde ki malla, ya da yamaçtan aşağı bireysel olarak kafa üstü çakılmaları hiçte yadırganmamalıdır.
Sözün özü;
Ülke ekonomik kayıpları tüm toplumca üleşilirken, bireysel kayıplar, bireysel ödenir!