Çetin Ünsalan – İyimser bir hesap hatası

Türkiye’de ekonomiyi resmi veriler üzerinden okumanın ne kadar hatalı sonuçlar doğurabileceğini ve riskin ne denli büyük olduğunu bir kez daha gördüm. Hafta sonunda Ekonomi Gazetecileri Derneği olarak gerçekleştirdiğimiz Kartepe Ekonomi Zirvesi’nde TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu bir rapor açıkladı.

 

Öncelikle çok önemsediğim üç projeden bahsetmek istiyorum. Bunlardan birincisi ICC ve TOBB işbirliği ile dünya KOBİ tarihi için önemli bir yol haritasının çıkarılacak olması. Türkiye’nin burada öncülük yapması gurur verici…

 

Bir diğer güzellik ise kadınların iş hayatında etkin olması eğilimi… Hisarcıklıoğlu, ABD’den örnek verdi. Bazı eyaletlerde kadın girişimciye pozitif ayrımcılık yapıldığının altını çizdi ve Türkiye’de ısrarla bu konuyu gündemde tutacağına dair iradesini ortaya koydu.

 

Üçüncüsü de yerli malının kamu alımlarındaki tercihi ile ilgili elde edilen başarı. Bugüne kadar tavsiye niteliğindeki kararlardan sonuç alınamamıştı. İyi haber ihalelerde yasal bir düzenlemenin yolda olduğu… Artık aynı ihalede yerli ve yabancı eşitlenirse, yerli ürün yüzde 15 pahalı da olsa mecburen tercih edilecek.

 

Tüm bunlar güzel… Küçümsenmeyecek kadar da önemli adımlar. Ama TOBB Başkanı’nın raporda ısrarla altını çizdiği gibi resmi veriler ve açıklamalar esas alınmış; bunların üzerinden bir projeksiyon oluşturulmuştu.

 

Fakat risk okumasına yönelik resmi rakamlar söz konusu olduğunda diğer başlıklarda durum iç açıcı değil. Aslında esas olan bu, ama işin içine hayatın gerçekleri katılmadığı zaman, ciddi sapmaları beraberinde getirirken, geleceğe yönelik risklerin de boyutunu büyütüyor.

 

Mesela 2015 senesine yönelik raporda ekonominin önündeki riskler ve fırsatlar başlığı vardı. Risk olarak FED’in faiz arttırması, seçimler ve jeopolitik sıkıntılar sayılırken; AB’nin parasal genişlemesi, petrol fiyatlarındaki gerileme ve yapısal dönüşüm programı da fırsat olarak gösteriliyordu.

 

Fakat risk ile fırsatları ortak tabloda analiz ettiğiniz zaman açmazlar var. Nitekim ben de TOBB Başkanı’na bu soruyu yönelttim. Çok basit tanımıyla FED faiz arttırırken, fırsat olarak görülen Avrupa’nın genişlemesinin, gideri dolar, geliri avro olan reel sektör açısından parite ve borç ödeme sorunu ortaya koyduğu gerçek.

 

Seçimleri çok dikkate almıyorum. Çünkü bütün tablo içinde o kadar etkisiz hale geldi ki… O yüzden sonuçları ne olursa olsun, tek kalemde üzerini çiziyorum. Fakat petrol fiyatlarının düşüşünü avantaj görürken, yine TOBB Başkanı’nın verdiği bir veriyi dikkatle okumamız gerekiyor.

 

2014 yılında yurtdışı müteahhitlik hizmetlerimizin yüzde 85’i petrol üreten ülkelere… Bununla birlikte daralan Avrupa piyasasına karşın, bu ülkelerde risk olarak atıfta bulunulan jeopolitik gelişmelerin, Avrupa’yı tüm sorunlu haline rağmen tek pazarımız olarak bırakması da açmazın büyüğü. Peki reel sektör nereye mal satacak? Yanıtı yok.

 

Gelelim fırsat olarak görülen yapısal reformlara… TOBB Başkanı’na sordum. Sanayi envanteri, işgücü envanteri, tarım envanteri olmayan, nüfusunu bilmeyen ve geleceğe yönelik öncelikli sektörlerini belirlememiş bir ülke nasıl yapısal reform yapacak?

 

Sorularımın hiçbirine sağlıklı bir yanıt alamadım. Ama gözüken o ki, sadece anlatımlardan yola çıkarak reel sektörün başının geleceği yanlış okuduğunu söyleyebilirim. Karşılıksız çek meselesinden risk/fırsat tanımlamasına kadar ciddi bir hesap hatası var.

 

Peki reel sektörün durumu ne? 2014 sonuçları henüz gelmemiş. Ama 2013 verileri uyarıyor. Bir önceki seneyle kıyaslandığında faaliyet kârı yüzde 28 artışla 31 milyar TL, finansman maliyeti yüzde 62 artışla yine 31 milyar TL olmuş. Yani başa baş… Döviz zararı 74 milyar TL… Dikkatinizi çekerim rakam 2013 senesine ait. Sadece 2015 performansı bile bu rakamın ne oranlara gelebileceği hakkında fikir veriyor. Dönelim 2013 verilerine…

 

Net satışlarda yüzde 5’lik yükseliş var. 473 milyar TL’ye ulaşılmış. Peki, tüm bilançoda net kâr ne? Eksi 29 milyar TL… Yani reel sektör boşa çalışmış. O zaman gerçeklerle yüzleşme zamanı gelmedi mi? Bu makyajlanmış rakamlar ve istatistiklerle geleceği okumak mümkün mü?

 

Soru TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu’na sorulduğunda 15 milyon kişiye istihdam sağlayan 1,5 milyon şirketin temsilcisi olduğunu ve eksiklikleri kırmadan dökmeden söyleme adına hassasiyet taşıdığı belirtti.

 

İkinci bir soru şansım olmadığı için, yöneltemedim ama belki de bu sunumun ardından TOBB Başkanı’na şunu sormak gerekiyordu. Eğer sadece bir firma sahibi olsaydı; ortadaki bu verilere güvenerek yatırım yapar mıydı?

 

Bunun yanıtını bir bakıma verdi. TOBB eski Başkanı olarak kendisine soru sorduğumuzda şahsi görüşlerini de söyleyebileceğini, ama bulunduğu konumun iyimserliğe katkı için önemli olduğunu vurguladı. Bence ilmi siyaset açısından son derece dürüst bir açıklamaydı. Elbette anlayana…

 

Ama ben yine de asıl 1,5 milyon şirketin başındayken doğruları netlikle paylaşmasının ve firmaların zararına neden olabilecek hayal dünyasını kırmasının gerektiği düşüncesindeyim. Ayrıca Türkiye’de yanlış anlaşılan bir konu var. İyimserlik ve kötümserlik… Hangisi olacaksınız? Aslında ikisini bir kenara atıp, gerçekçi olmanız gerekiyor.

 

Bu nedenle daha önce kaleme aldığım küçük bir kıssadan hisseyi bu yazının sonuna koymam gerektiğini düşündüm.  Teşbihte hata olmazmış.

 

“İyimser ile kötümser ortadaki bardak için kavgaya tutuşurlar. Bildik hikâye üzerine biri der ki ‘yarısı dolu, diğeri der yarısı boş’. Bu arada gerçekçi araya girer ve ‘bardak çatlak’ uyarısı yapar. Dinlemezler. Doluydu boştu kavgası devam eder.

 

Gerçekçi yine uyarır: ‘Bardak çatlak’. Bunun üzerine ikisi birden gerçekçiye yüklenmeye başlar. Gerçekçi yine tekrarlar: ‘Bırakın kavgayı bardak çatlak.’ Kavga sürüp giderken, bardak ortadan ikiye ayrılır. Artık bardağın ne dolu tarafı vardır; ne de boş tarafı…

 

İyimser gerçekçi olana dönüp ‘Senin yüzünden suyun yarısı gitti’ der. Kötümser geri kalmaz: ‘Şimdi bardağın yarısının boş olduğunu nasıl kanıtlayacağım’ diye çıkışır. Gerçekçi ikisini de karşısına alıp yanıt verir:

 

‘Ne bardaktaki su çaredir kanmışlığına, ne de boşluk karşılığıdır sorunların. Göremediyseniz bardaktaki çatlağı ve almadıysanız önlemi, kim ne etsin sizin yarım bardak suyunuzla, diğer yarısında caka sattığınız bilimi. Akıl değil inat ise sorunlara aranan çarenin adresi, geberin susuzluktan inadınıza kurban gitti su ile kâsesi…”

 

Bu sadece bir kıssadan hisse… Amacım kimseyi kırmak, dökmek değil. Ama şunu unutmayalım. Yaklaşan ekonomik kaosta bizim reel sektörümüze ihtiyacımız var. Onlar ayakta kalmalılar. Bunun için de tek bir şeye ihtiyaçları bulunuyor: Gerçekçilik…

 

İyimser hesap hatasına gelince… Onunla ilgili şu söz sanırım her şeyi özetliyor: “Cehennemin yolu, iyi niyet taşlarıyla döşelidir.”

 

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir