Çetin Ãœnsalan – Ä°tiraf edin artık; beceremediniz

Başarılı ekonomi palavrasının boyaları bir bir dökülüyor. Fakat dökülen boyaları bile, yeniden badana yapıyormuş gibi anlatmıyorlar mı; işte insan bu cesarete şaşırıyor. Bu konuda o kadar çok örnek saymak mümkün ki; ama ‘saftık’ deyip işin içinden çıkıyorlar.

 

Fakat son açıklama tahammül edilecek gibi değil. Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, bir beyanat veriyor ve tüketici kredilerindeki limitlerin gelir esaslı olarak yeniden yapılandırılması için çalışma başlatacaklarını duyuruyor.

 

Åžimdi adama sorarlar; ‘neyin düzenlemesini yapıyorsunuz’ diye… Çünkü zaten mevcut yasa, bir kiÅŸinin toplam kredilendirmesinde gelirinin yaklaşık 2 katını geçmeme sınırlaması getiriyor.

 

Üstelik bu daha Türkiye’de insanlar borca batmadan getirilmiş bir kuraldı. Yıllardır bunun uygulanmamasına göz yumdunuz. Bu sayede hane halkının toplam borç içindeki payı yüzde 4’ten, 14 sene sonunda yüzde 60’ları aşar noktaya geldi. Yani bu insanları kuralın uygulanmaması batırdı.

 

Diyecekler ki; ‘kimseye zorla kredi aldırtmadık.’ Bu da çok büyük bir palavra… Ülkede tüketim ekonomisi uygulayıp, büyümeyi bu faza bağlamış olmanız zaten dengeleri alt üst eden ilk eylemdi. Bu nedenle insanlar gelirlerinin çok üzerinde otomobil ya da ev borçlarına girdiler.

 

Ama ev, araç gibi borçlanmaları konunun dışında tutuyorum. Çünkü reklamlarla ve ekonomi iklimiyle teşvik edilse de, bilinçli bir eylem var. Fakat kredi kartları ve ihtiyaç kredilerindeki batığın nedenini burada tekrar dile getirmek lazım.

 

Lakin önce Şimşek’in bu açıklamasının nedenine bir iki cümle etmek gerekir. Ne amaçlıyorlar? Batık tüketicinin rahatlatılması mı? Hayır… Vatandaşın daha büyük batıklarının oluşmasının engellenmesini mi? Dolaylı yoldan belki…

 

Çünkü kriter aldıkları başlık, bankaların yeterlilik oranlarının kurallarda belirlenen sınırlara çekilmesi. Yani yurtdışına gidilip sendikasyon kredisi gibi finans operasyonları yaparken sağlam gözükmesi. Sağlamlığına bakana kadar bilançoların makyajlı olup, olmadığına bakın asıl. Peki, dert gerçekten bu mu?

 

Sadece bu tavır bile bakış açısını ortaya koyuyor. Tekrar dönelim bir birim gelirle 10 birim kredilendirilen insanlara… Bu kredi limitlerini verdiniz de insanlar niye kullandı? Siz bir ülkede gerçekçi olmayan, örneğin enflasyon açıklarsanız, insanların giyim, gıda ve ulaşım gibi zorunlu harcamalarındaki fiyat artışlarıyla, oynanmış rakamlar arasında 6 kat fark varsa ne olur? İstatistikî hata mı olur? Hayır…

 

İnsanlar yıllarca gerçek olmayan enflasyon üzerinden maaş artışı alırlar; zorunlu ihtiyaçlarını karşılayabilmek için de cebine koyduğunuz kredi kartı ya da tüketici kredisiyle açığını kapatmak zorunda kalırlar.

 

Velhasıl kelam bu çirkin fotoğrafın faturasının ağırlaşması, AKP iktidarlarının eseridir. Önce kanunu yok saydılar, sonra insanlara sahte oranlarla zam yapılmasına neden oldular, aradaki farkın karşılanması için de borçlanmalarına göz yumdular. Her şey yolundayken bankalar da memnundu.

 

Çünkü bir işletmeye 100 birim kredi verip, tek bir firmada risk barındıracağına 10 birimi 10 tüketiciye verip, risk yüzdelerini düşürdüler ve çok yüksek kârlar elde ettiler. Şimdi hava değişti; para bitti; insanlara suçlu muamelesi yapıyorsunuz.

 

O zaman Başbakan Yardımcısı Şimşek’e şunu soralım. Hadi böyle bir kuraldan haberiniz yok da, yeniden yapılanma hedefliyorsunuz. Bugüne kadar sahte enflasyon oranlarıyla, gerçek enflasyon arasındaki farkı kapatmak için borçlanan insanlara bu palavranın bedelini geri ödeyecek misiniz?

 

Ekonomi yönetimi boş konuşuyor; kanunlardan, düzenlemelerden bihaber davranıyor ve halen rakamları düzgün göstermek uğruna insanları harcıyor. Yolun sonuna geldik itiraf edin artık; beceremediniz… Başarılı ekonomi palavrası her gün yeniden yeniden dizlerinin üzerine çöküyor.

 

Ama siz böylesine parasal genişlemenin bol olduğu bir dönemde, üreten Türkiye yaratmak yerine, tüketim toplumunu tercih ederek tarihi bir fırsatın kaçmasına neden olduğunuzu itiraf edecek cesareti bile gösteremiyorsunuz.

 

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir