İstanbul Fethedilirken

Bugün İstanbul’un fethinin 559. yıldönümü… Fatih Sultan Mehmet İstanbul’a girerken 2012’de yaşanacakları hayal ediyor muydu bilinmez ama, bugün geldiğimiz noktada kimin kimi ele geçirdiği cidden tartışmalı haldedir.

Kanuni zamanında Galata Bankerleri’nden yapılan ilk borçlanmadan itibaren, adım adım yabancıların eline geçen bir ekonomik yapının getirdiği, akıl almaz bir borç batağı içindeyiz. Cumhuriyet’in kurulmasıyla birlikte silkinip, üzerinden atılan borç, kapitülasyon ve benzeri boyun eğmelerin yıllar sonra geldiği noktaya bakalım.

Şimdi hiç kimse plaklarını çalıştırmasın. Aynı şarkıyı dinlemekten çok sıkıldık. Bunun bir globalleşme, küreselleşme, dünya devleti olma gereği olduğunu anlatmasın. Çünkü doğruyu söylemiyorsunuz. Dünyanın hiçbir yerinde bu denli büyük bir teslimiyet yaşanmaz.

Dış borçla dikilen gökdelenler mi ararsınız? Yoksa tarihi hiçe sayarak ‘Kültür Başkenti’ adı altında ihalesiz devredilen işler mi? Dolmabahçe Stadı’nı neredeyse garabet olarak nitelendirip, arkasındaki oteli görmeyen zihniyet, ‘para gelsin de nasıl olursa olsun’ aymazlığının içine düşmüştür.

Bir tarafta ithal otomobillerle yaşanan lüksün, diğer tarafta arka sokaklardaki sefaletin açıklamasını havai fişeklerle fethi kutlayanlar Fatih’e nasıl anlatacaklar? Şehrin her tarafı marketlerle dolmuş. Raflardan borç parayla satın alınan, yabancı mallar kimin kimi feth ettiğini otaya koymuyor mu?

Önce Anayasa’yı yok sayıp altıncı kez çıkarılan 2B Kanunu, ardından yabancılara toprak satışının önünün açılması nasıl bir hakimiyet ile açıklanacak? Size ait olmayan bir finansın merkezi olma hayallerine girip, gelen parayı finansman değil, borç ödemekte kullanan bir zihniyetin Fatih’in anısına kutlama yapma hakkı var mıdır?

Fatih İstanbul’a girdiğinde kimsenin malına dokunmayacağı sözünü verirken, mülkiyet hakkını rafa kaldırarak insanların evlerine el koyup, onları şehir dışlarına tehcire zorlamak, feth edilen İstanbul fotoğrafının neresine yerleştirilecek?

Şehrin göbeğinde bir Vatikan yaratma hayalleri peşinde koşanlar, köprü bahanesiyle arazi rantı peşine düşenler atasının hediyesini ne yüzle kabul edecek? Fikir ve inanç özgürlüğünün en üst noktada teminat altına alındığı 1453 nere, şehrin göbeğine kurulan Silivri’de hukuku yok sayarak, yabancıların çıkarları uğruna esir tutulanlar nere?

Siz ancak havai fişek atıp, hamaset dolu konuşmalar yaparsınız. Bundan 559. yıl önce fethedilen şehrin tam göbeğinde, aradan geçen yıllarda beyinlerinizi, onurlarınızı esir etmişsiniz, gözünüzün birinde dolar, diğerinde avro bulunurken hangi kutlamayı yapacaksınız?

İstanbul bundan 559. yıl önce feth edildi. Sonra bugünküne benzer politikalar nedeniyle gelinen noktada işgale uğradı; 6 Ekim 1923’te kurtarıldı. Şimdi yıl 2012 yine gırtlağına kadar borç ve devredilen imtiyaz gerçeğiyle karşı karşıya… Sonra da Haliç’te lazer gösterisi ha? 2B çıkarıp ormanları yağmaya açanlar önce Fatih’in şu sözüne yanıt versin: “Ormanlarımdan bir dal kesenin başını keserim.” Hadi şimdi iyi kutlamalar…

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir