Yerel seçimlerin hemen öncesinde İstanbul Sanayi Odası’ndan ve seçimlerin hemen ardından İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’den erken seçim talebi geldi.
Peki bu talep hangi koÅŸullar altında ortaya çıktı? 2013 yılı büyüme rakamı yüzde 4 geldi ama; ÅŸubat ayı dış ticareti daralmayı ortaya koydu. GidiÅŸat daralmanın daha da artacağını gösterir nitelikte… Yetkililer büyüme rakamlarını deÄŸerlendirdi ama, ÅŸubat dış ticaret rakamını görmezden geldi.
Şüphesiz işin siyasetini bir kenara bırakırsak, iş dünyası ne yaşadığını da, ne yaşayacağını da çok iyi biliyor. Bugün itibariyle ciddi bir finansman sıkıntısı, ödeme ve tahsilât problemini iliklerini kadar hissediyor.
Doların seçim sarhoşluğu geçince nerelere geleceğini de biliyor. Sadece bizden değil, dünyadaki gelişmelerden de dolayı. Ama en çok bizim borçluluğumuz karşısında elimizdeki ödeme enstrümanlarımızın olmamasından… Çünkü biz tüm dünyanın ortak kanaati olarak kırılgan ekonomilerin ilk sırasında sayılıyoruz.
İşte böylesi bir ortamda iş dünyası seçim öncesinde ve sonrasında bir açıklama yaptı. Henüz yerel seçimlerin dumanı tüterken böylesi bir açıklama, ‘iş dünyası neden erken seçim istiyor’ sorusunu gündeme getirdi.
Bunun birkaç nedeni var. Bunlardan birincisi herkes biliyor ki, yaklaşan konjonktür siyasi çekişmelerle vakit harcanamayacak kadar zorlu bir viraj. Böylesi bir süreçte daralan iç ve dış pazarda, üretemeyen, üretse de satamayan, satsa da kâr edemeyen, bu arada stoklarının şişmesine paralel ekstra maliyet riskiyle karşı karşıya kalacak olan bir reel sektör var.
İkincisi sadece kredi borç ödemelerinde değil; kamunun sıcak paranın kesilmesiyle birlikte vergi ve prim tahsilâtıyla ilgili kendilerine çok daha fazla yükleneceği bir sürecin farkındalar. Fakat bunu ödeyebilme kabiliyetleri yok. Erken seçim kararının, olası bir mali ve sigorta affını gündeme getirmesini umut ediyorlar.
Üçüncüsü iktidarın aldığı oya karşın, önümüzdeki sürecin siyasi, ekonomik ve toplumsal açmazlarla daha da riskli olduğunun farkındalar. Siyaset sertleşecek, ekonomi açmaza düşecek ve işten çıkartmalar gündeme geleceği için sosyal tansiyon da artacak.
İşte tüm bu fotoğraf içinde iş dünyası riski azaltmak, ödemelerini de yapılandırmak derdine düşmüştür. Haklıdır da, çünkü rakamlar ile piyasadaki gerçekler birbirinden farklı.
Oynanmış rakamlar insanların gözünü boyamaya yetebilir, ama aybaşında işçiye maaşını, gelir idaresine vergiyi, SGK’ya primi ve vadesi geldiğinde bankaya borç ödemesini yapmıyor.’
Nitekim sanayici bazındaki bu ihtiyacın karşılığını küçük işletmeler ve bilhassa esnaf ile konuştuğunuzda görüyorsunuz. Çok ciddi bir başlık olarak ödenemez yükümlülükler söz konusu. Yani esasen dert seçim değil, sorunun ve bağlantılı olarak çözümün bu vesile ile gündeme gelmesi…
Seçim olur ya da olmaz, ama böylesi bir düzenlemenin ağustos ayına kadar Meclis’in gündemine geleceği de konuşuluyor. Önemli olan burada bu ihtiyacı giderirken, ödemelerini dürüstçe yapanların da mağdur edilmeyeceği bir düzenlemeye imza atılması…
Seçim sarhoşu Türkiye bunu ne kadar görür şüpheliyim. Ama görse de, görmese de yaşayacak. Umarım o zaman ‘keşke’ diye çıkmaz kimse ortaya… Bugünden önlem alır ve ‘iyi ki’ der. Zira bu girdap sadece özel sektörü yutmaz.