Bu sütunda ölçme sorunları ile sık karşılaşıyoruz. Bilimsel düşünce için ölçme işlevinin doğru yapılması hayatidir. Üstelik çok zordur. Hatalara açıktır.
Ekonomide ölçü biriminin tanımlanması bile başlı başına bir sorun haline dönüşür. Akla hemen enflasyon geliyor. Mal-hizmet seçimi, ağırlıklar, fiyat toplanması, farklı alt-endeks tercihleri vs. iktisat politikasını birebir etkiler.
Bir diğer örnek milli gelir muhasebesi konjonktür dalgalarını izlemek için geliştirildi. Sadece toplam üretim ve harcama hacmine odaklanıyor. Bir dönemden diğerine değişimlerini saptıyor. Sağlık, eğitim, gelir dağılımı vs. refah göstergelerini hesaba katmıyor.
Öte yandan ülkeler arasında refah karşılaştırması da ilgi çekiyor. Ne yapmalı? Yöntem zafiyetine rağmen, kişi başına milli gelir verilerine başvuruluyor. Pratik kolaylık sağladığını kabul etmek zorundayız. Ama sorunları çözmüyor.
Sosyal göstergeler
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) 20 yıldır farklı bir yöntem uyguluyor. Bir dizi sosyal gösterge ile İnsani Gelişme Endeksi (İGE) oluşturuyor. Sıralamayı kişi başına gelir ile karşılaştırıyor.
‘İnsani Gelişme Raporu 2011’ geçen hafta İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde tanıtıldı. Mehmet Altan ve ben de birer konuşma yaptık. İlgilenenler İngilizce tam metin ve ayrıntılı tabloları www.undp.org.tr adresinden indirebilir.
Endeks doğal olarak kişi başına milli geliri de kapsıyor. Satın alma gücü paritesine göre 2005 sabit fiyatları ile hesaplanıyor. 2011 için Türkiye 12.250 dolarla 187 ülke arasında 67’nci sırada çıkıyor.
Gelir-dışı insani gelişme endeksini hesaplamak işin zor kısmı. Sosyal boyutu yani gelir dağılımını yansıtmalı; kolay ölçülmeli, öznel etkilere açık olmamalı. İGE bu amaçla biri sağlık, diğer ikisi eğitimle ilgili üç göstergenin ortalamasını alıyor.
Sağlık sisteminin etkinliğini ve yaygınlığını ölçmek için doğumda yaşam beklentisi kullanılıyor. Bu göstergeyi özellikle çocuk ölümlerinin olumsuz etkilediğini hemen hatırlatalım.
Eğitim için stok-akım ayırımı yapılıyor. İlki için yetişkin nüfusun ortalama eğitimine bakılıyor. Diğerini bu yıl doğan çocukların ortalama beklenen eğitim süresi temsil ediyor. Bu iki sayı toplumun insana yatırıma verdiği önemi özetliyor.
Türkiye’nin yeri
Türkiye’nin üç gösterge değerleri şöyle: Yaşam beklentisi 74 yıl; ortalama eğitim 6.5 yıl; doğumda beklenen eğitim 11.8 yıl. Bunların toplamı Türkiye’yi gelir-dışı insani gelişmişlik endeksinde 0.704 puan ile 112’nci sıraya taşıyor.
Resmin tümüne bakalım. Kişi başına gelir sıralamasında Türkiye 67’nci; gelir-dışı İGE sıralamasında 112’nci; birleştirince genel İGE sıralamasında 92’nci çıkıyor. Çarpıcı: Türkiye gelir-dışı İGE ve gelir sıralama farkı yüksek ülkelerden biridir.
İki uç örnek veriyorum. Yeni Zelanda: Gelir 23.750 dolar; yaşam beklentisi 80.7 yıl; ortalama eğitim 12.5 yıl; beklenen eğitim 18 yıl; gelir sıralamasında 35’inci; gelir-dışı İGE sıralamasında 2’nci: genel İGE sıralamasında 5’inci.
Kuveyt: Gelir 47.900 dolar; yaşam beklentisi 74.6 yıl; ortalama eğitim 6.1 yıl; beklenen eğitim 12.3 yıl; gelir sıralamasında 6’ncı; gelir-dışı İGE sıralamasında 111’inci, genel İGE sıralamasında 63’üncü. Konu ilginç, devam ederiz.