Memlekette ayarı yapılmayan adam da, kurum da, meslek de kalmadı. Teşbihte hata olmazmış, amiyane tabirle herkese ayar veriliyor. Üstelik bu göstere göstere, çifte standart uygulanarak gerçekleştiriliyor.
Sanırım ilk ayar medyaya verildi. Öyle bir yapı bozulması yaşandı ki, Hazine kasayı açıp, kamyonla içindekiler taşınsa, ‘Lojistik sektörü gelişiyor’ diye haber yapacaklar. Ödleri kopuyor, iktidarı eleştirmekten. Bu durumda da daha kolayını yapıp ‘muhalefet ne yapıyor’ üzerinden ‘gazetecilik’ yaptıklarını göstermeye uğraşıyorlar.
Oysa ne güzel bir söz vardır: ‘Mühür kimdeyse Süleyman odur.’ Yani iktidarı yaptıklarından ya da yapmadıklarından dolayı değerlendirmeniz gerekir. Ama şimdi de bunu söylesek, haberi şöyle görürler: ‘Muhteşem Yüzyıl reyting patlaması yaptı.’
Türkiye’de ana muhalefet partisi liderini adil yargılamayı etkilemekle suçluyorlar. Dokunulmazlığının kaldırılması için istenen fezleke hepinizin malûmu. Fakat aynı günlerde Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın Trabzon’daki ifadeleriyle ilgilenmiyorlar. Ne dedi Bayraktar Trabzon’da?
Devam eden yargılamaya rağmen ‘Hakkımız olan Trabzonsporumuz’un kupasını almak için ince ayarlı bir çalışma yapıyoruz.’ Trabzon’a kupayı getireceklermiş. Üstelik henüz dava görüşülmeye bile başlanmadı. Ama belli ki kararın istendiği gibi çıkması için ayar yapılıyor. Rıdvan Dilmen dışında kim soruyor: ‘Bu ince ayar ne ola ki?’
Yine tutuklu bulunan komutanları ziyaret eden dönemin Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner’in ziyaretine atıfta bulunulup, bu ziyaretin yargıyı etkilemek olduğuna ilişkin ‘Sıra Koşaner’de’ sesleri yükseliyor. Peki aynı süreçte Deniz Feneri Davası’nın sanıklarının bakanlar ve milletvekilleri düzeyinde ziyaretini ne yapacağız?
Silivri’deki dava için haber yapmak serbest. Hatta her türlü tartışma yapılıp, mahkûm etmek ödüllendiriliyor. Peki Deniz Feneri konusunda neden haber yapmak yasak? Bitti mi? Hadi bir örnek daha… İzmir Büyükşehir Belediyesi Şevval Sam’ı ihalesiz sahneye çıkarttığı için suçlanıyor. Ama Beyoğlu Belediyesi’nin Tarlabaşı’nı hak sahiplerinin izni olmadan, SEMTİ Çalık’a ihale etmesi konu edilmiyor. İçişleri Bakanlığı’na suç duyurusunda bulunulmuş olmasına rağmen.
Seçim dönemlerini hatırlayın. Ulusal Kanal, Cumhuriyet Güçbirliği Adayları’na ağırlık verdiği gerekçesiyle ceza aldı. Ama Kanal 24 başta olmak üzere malûm medya, bütün gün Sayın Başbakan’ın mitinglerini canlı yayınlayıp, bunları da belediye vasıtasıyla deniz otobüsleri gibi noktalarda mecburi izlettirdi, ona ses yok.
Velhasıl kelam, ince ince ayarlanıyoruz. Hukuk herkese ayrı işliyor. Haber adamına göre yapılıyor. Ceza durduğu noktaya göre veriliyor. Telefon görüşmelerini haber olarak yayınlayanlardan biri Silivri’de yargılanırken, diğeri daha iddianame çıkmadan kitap haline getirmesine karşılık milletvekili olup, Meclis’e koşuyor.
Şimdi siz söyleyin ne olur? Hangi ayardan ve adaletten bahsediyoruz. Buna ayar falan denmez. Dünyanın her yerinde tercümesi iki kelimedir. Çifte standart.
Çetin bey sitenizle yeni tanıştım,sizlerin güncel yaşama bakış açılarınızı anlatann yazılarınızdan büyük keyif alldım.Yüreğine sağlıkk.Bir meslek lisesi öğretmeni olarak motor bölümü yazınız tam bam telinden.Saygılar sevgiler