Eğer gelişme yolundaki ekonomilerin IMF’de seslerini yükseltebilmesi gerçekten isteniyorsa sabit oy sayısı artırılmalıdır.
IMF’deki Guvernörler Kurulu, genel politikaları belirleyen, temel kararları alan bir çeşit genel kuruldur. 187 üye ülkenin ekonomiden sorumlu bakanları veya maliye bakanları ya da merkez bankası başkanları ülkelerini burada guvernör sıfatıyla temsil eder. Guvernörler kurulu yılda iki kez toplanır. IMF’nin asıl önemli kurulu olan İcra Direktörleri Kurulu, yönetim kurulu gibi çalışır. 24 icra direktöründen oluşan bu kurul, IMF’nin günlük işlerini yürütür, IMF başkanını seçer. IMF başkanı bu kurula başkanlık eder.
Uzlaşmayla karar almaktan vazgeçilmeli
IMF icra direktörleri kurulunda kararlar uzlaşma (consensus) ile alınır. Yani bir oylama yapılmaz ve herkes karara iştirak etmiş sayılır. Bu yaklaşım “En büyük oy gücüne sahip ülkeler ne diyorsa o olur” demekten başka bir anlam ifade etmemektedir. ABD’nin oy gücü yüzde 17’dir. IMF’ye başkan seçilirken herkes ABD’nin ne diyeceğine bakar. Bu durumda hiç kimse ABD hazinesinin onayını almadan başkanlık için aday olamaz. Bu, son derecede yanlış anti-demokratik bir yöntemdir. Bunun değiştirilmesi bence IMF reformunun ilk adımı olmalı ve hemen bu seçimde uygulanmalıdır. Adaylar çıkar ortaya, bir kurul bu adayların bu görev için ehil olup olmadığını inceler ve karar verir. Ondan sonra adaylar gelip icra direktörleri kurulunda soruları yanıtlarlar. En sonunda da 24 icra direktörünün kullanacağı oylarla adaylar arasından bir başkan seçilir. Oylama kapalı oy yöntemiyle yapılmalıdır. Böyle bir yöntemle başkan seçilmesi kuşkusuz çok daha demokratik olur ve gelişme yolundaki ülkeleri de tatmin eder.
Raporlar mutlaka yayımlanmalı
Başbakan Yardımcısı Babacan’ın açıkladığına göre Türkiye, son dönemde IMF’nin dört veya beş Türkiye raporunu yayımlatmamış. Gerekçesi Türkiye ilgili sübjektif değerlendirmelerin raporlarda yer almasıymış. İçeriğini bilemediğim için sübjektiflik yargısı konusunda bir yorum yapmam söz konusu değil. IMF misyonu raporu hazırladıktan sonra bu rapor icra direktörleri kurulunda ele alınıyor ve 24 icra direktörü ile onlara bağlı toplam 187 ülkenin IMF’deki temsilcileri bu raporda yazılı olanları okuyor, biliyor ve ülkelerinin yatırımcılarıyla paylaşıyor. IMF uygulamasında eğer raporda ülke yetkililerinin onaylamadığı ifadeler varsa bunlar rapordan çıkarılabiliyor, IMF rapordan çıkarmayı kabul etmiyorsa o zaman ülke yetkilileri, raporun yayımlanmamasını isteyebiliyor. Türkiye’nin geçmişte kullanmadığı bu yöntemi son dönemde defalarca kullandığı anlaşılıyor. Bu yöntemin değiştirilmesi ve ülke onayının yalnızca siyasal yaklaşım taşıyan ifadelerle sınırlı tutulması gerektiği kanısındayım. Yoksa IMF’nin raporları asimetrik bilginin kaynağı haline gelir.
Temel oy sayısı arttırılmalı
IMF’de her üye ülkenin kotasından bağımsız olarak 250 oy sayısı bulunur, buna sabit ya da temel oy sayısı deniyor. Buna ek olarak ülkenin kotasının 100 bine bölünmesiyle bulunan sayı da ülkenin değişken oy sayısı adını alıyor. Türkiye’nin IMF’deki kotası 1.191 milyon SDR. Bunu 100 bine bölersek değişken oy sayısını 11.913 olarak buluruz. Buna 250 sabit oy sayısını da eklersek toplam oy sayımız 12.163 olarak çıkar. IMF’deki toplam oy sayısı 2.506.819 olduğuna göre bu oy sayısı Türkiye’ye yüzde yarım oranında bir oy gücü sağlar. Eğer gelişme yolundaki ekonomilerin IMF’de seslerini yükseltebilmesi gerçekten isteniyorsa sabit oy sayısı arttırılmalıdır. O zaman kotanın oy sayısı belirlemedeki oransal ağırlığı düşer ve gelişme yolundaki ülkelerin oy oranı yükselir.
Mahfi EĞİLMEZ