IMF’nin bakış açısından 2012’de dünyanın görünümü

IMF’nin yılda iki kez yayınladığı ‘Dünya Ekonomik Görünümü’ raporunun ikincisi geçen hafta sonuna doÄŸru yayınlandı. Nisan ayında yayınlanan ilk rapora kıyasla daha karamsar bir ton hâkim bu raporda. 2011 ve 2012 için yaptığı dünya büyüme öngörüsü yüzde 4 düzeyinde. 2011 öngörüsü bir önceki rapora göre 0.3, 2012 öngörüsü ise 0.5 puan daha düşük. Büyüme tahminlerinin aÅŸağıya çekilmesinin temel nedeni ise, nisan ayından bu yana, ilk rapordaki beklentilerin aksine, ABD’nin toparlanamaması ve Avrupa’nın daha da karışması. ABD ve Euro Bölgesi’ne iliÅŸkin 2012 büyüme tahminleri ise sırasıyla yüzde 1.8 ve yüzde 1.1.

IMF’nin karamsarlaÅŸmasının ana nedeni iki riskin gerçekleÅŸmesi olasılığının biraz daha yükselmesi. Yukarıda verdiÄŸim 2012 büyüme öngörüleri bu risklerin gerçekleÅŸmediÄŸi durum için geçerli. Riskler gerçekleÅŸirse geliÅŸmiÅŸ ülkelerdeki büyümenin üç puan daha düşük olabileceÄŸini düşünüyor IMF. Åžu anlama geliyor: ABD ve Avrupa BirliÄŸi bir bütün olarak daralacaklar. Elbette bu daralma tüm dünyayı derinden etkileyecek. Peki, bu riskler neler?

Birinci risk Avrupa’ya iliÅŸkin. Avrupa’daki krizin Avrupalı politika yapıcıların kontrolü dışında geliÅŸtiÄŸine dikkat çekiliyor raporda. Avrupalı siyasetçilerin bir türlü karar alamadıkları ima ediliyor. Ek olarak alınan bazı kararların yürürlüğe konulması için gerekli iÅŸlemlerin yapılmadığından ÅŸikâyet ediliyor. Hatırlarsanız 21 Temmuz 2011’de Avrupa BirliÄŸi bir dizi karar almış ve bu kararlar piyasaları bir ölçüde rahatlatmıştı. Zira nihayet çözüme doÄŸru bir irade gösterdiÄŸi düşünülmüştü Avrupalı liderlerin. Oysa bu kararlar yürürlüğe girmedi. Zira bazı ülkeler parlamentolarından gerekli onayları henüz almadılar.

Birinci riskin gerçekleÅŸme olasılığının düşürülmesi için IMF’nin bazı önerileri var Avrupalılara. Öncelikle 21 Temmuz’da alınan kararların tam anlamıyla yürürlüğe konulmasını istiyor. Bu gerçekleÅŸirse Avrupa Ä°stikrar Fonu kaynakları kullanılarak zor durumdaki bankalara sermaye desteÄŸi verilmesi ve devlet borçlarının bir kısmının (geri) satın alınması mümkün olacak. Bunlar saÄŸlandıktan sonra ise üç temel adım atılmasını öneriyor. Birincisi, bir yandan 21 Temmuz toplantısındaki kararlar her ülkede uygulanırken diÄŸer yandan Avrupa Merkez Bankası’nın devlet tahvili piyasasında yeni sorunlar çıkmaması için tüm gücüyle gerekli müdahaleleri yapmasının gerekliliÄŸinin altını çiziyor. Yani, ‘gerektiÄŸinde tahvil satın alıp piyasaya para çıkarmaktan çekinme’ diyor. Ä°kinci öneri ise çevre ülkelerin bir yandan mali disipline iliÅŸkin adımlar atarken diÄŸer yandan yapısal sorunlarını çözecek reformları sürdürmeleri. Üçüncü olarak Avrupa Merkez Bankası’ndan politika faizini düşürmesini istiyor.

Ä°kinci risk ABD ile ilgili. ABD ekonomisinin yavaÅŸlamakta olduÄŸu vurgulanıyor. Bu yavaÅŸlamanın daha da hızlanması olasılığı var. Bunun bir temel nedeni ABD’deki siyasetin kutuplaÅŸması. Bu kutuplaÅŸma gerekli maliye politikası önlemlerinin yürürlüğe konulmasını engelliyor. Ek olarak konut piyasası ABD’de hala zayıf. Artan belirsizlikler nedeniyle ekonomiye duydukları güven azalan ve dolayısıyla iÅŸlerini kaybetme kaygıları artan ABD’lilerin, daha az tüketip ileride zor zamanlarda kullanmak üzere tasarruflarını artırma olasılıklarına dikkat çekiliyor. Bu koÅŸullar altında finansal kurumların zayıflayacakları belirtiliyor.

Ä°kinci riski azaltmak için temelde iki önerisi var IMF’nin. Birincisi, ABD Merkez Bankası’nın geleneksel olmayan politika araçlarını kullanmaya hazır olmasını (gerektiÄŸinde yeni bir parasal geniÅŸlemeye gitmesini) istiyor. Ä°kinci öneri maliye politikasına iliÅŸkin. ABD’nin bir yandan orta vadede kamu borcunun düşmesini saÄŸlayacak maliye politikası önlemlerini almasının ve böylelikle piyasaları borcunun sürdürülebilirliÄŸi hakkında rahatlatmasının gerektiÄŸini belirtiyor. DiÄŸer yandan da kısa vadede iç talebi artırıcı odaklanmış önlemler almasını istiyor. Özellikle iÅŸsizlik yardımlarının artırılması ve harcama eÄŸilimi yüksek gruplara yönelik vergi oranı indirimleri öneriliyor.

Gördüğünüz gibi önümüzdeki dönem oldukça kritik. Önemli riskler var ve alınması gereken önlemler oldukça zorlu. Bu dönemde yükselen piyasa ekonomileri açısından farklı riskler var. Ben Türkiye’ye iliÅŸkin olarak IMF’nin altını çizdiÄŸi riskleri belirtmekle yetineyim. Birincisi, en hızlı kredi geniÅŸlemesinin yaÅŸandığı ülkeler arasında Türkiye de var (sayfa 15). Dünyada daha önce yaÅŸanan krizlerin önemli bir kısmından önce gerçekleÅŸen hızlı kredi geniÅŸlemesine dikkat çekiyor IMF. Ä°kincisi, cari açığı yüksek düzeyde olan ve bu açığın kısa vadeli sermaye giriÅŸleri ile finanse edildiÄŸi ülkeler arasında yine Türkiye var (sayfa 16). Bu geliÅŸmeyi ‘kaygı verici’ olarak nitelendiriyor. Üçüncüsü, geçici gelir artışlarından arındırılmış bütçe dengesinin bozulduÄŸu ve bu nedenle maliye politikasının sıkılaÅŸtırılması gerektiÄŸi ülkeler arasında üç ülkenin özellikle adı belirtilmiÅŸ; birisi Türkiye (sayfa 24).

Bunların bir sonucu olarak Türkiye ekonomisinin bir ‘ani yükseliÅŸ (boom)’ yaÅŸadığı vurgulanıyor (sayfa 77). Hatırlatmak gibi olmasın Ä°ngilizce iktisat terminolojisinde ‘boom and bust’ var; yani ‘ani yükseliÅŸ ve ani düşüş’ ya da ‘ÅŸiÅŸme ve patlama’ da diyebilirsiniz. Umarım bu riskler gerçekleÅŸmez ve Türkiye ‘yumuÅŸak bir iniÅŸ’ yapar.

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir