Geçen yazıda 2012 yılının ilk yarısının değerlendirilmesine bir giriş yaptık sayılır. Yılın ana tartışmasının büyümedeki yavaşlamanın dozu üzerine olduğunu biliyoruz. Ben dozun yumuşak olacağını düşünenler arasında yer alıyorum. Geçen yazımda neden böyle düşündüğümü yazdım. Bu gün de fiili gerçekleşmelere bakarak durumun ne olduğunu anlamaya çalışacağım. Bunun için ilk bakmamız gereken nokta birinci yarıdaki büyüme performansı tabii. Geçen yıldan yıllık bazda yüksek bir hız (yüzde 8.5) devraldığımızı biliyoruz. Yılın sonuna doğru bu hızın önemli ölçüde yavaşladığını gösteren iki işaret var. Son çeyrekte bir önceki yılın aynı dönemine göre büyüme hızı (yüzde 5.2) yıllık hızın önemli ölçüde altında. Bu bir. Son çeyreğin kendisinden önceki çeyreğe göre büyümesi, yani ekonomini büyüme ivmesi de oldukça düşük (yüzde 0.6). Bu da iki.
Bunlar yavaşlama olacağının kanıtları. Ancak ilk yarıda fiili büyüme hızının ne olduğuna ilişkin doğrudan bilgiler henüz elimizde yok. Bazı dolaylı açıklayıcılar kullanarak durumu kestirmeye  çalışıyoruz. Fiili büyümeye en yakın performans göstergesi sanayi üretimi. Yıla sert bir düşüşle başladığımız, sonraki iki ayda da sanayi üretiminde küçük artışlar olduğu biliniyor. Nisan ayında ise toplam sanayi üretiminin geçen yılın aynı ayına kıyasala yüzde 1.8 oranında yükseldiği görülüyor.
Nisan ayı performansının yılın ilk dört ayındaki toplam sanayi üretimindeki artış oranını da yükselttiği anlaşılıyor.
Bu veriler geçen yılın aynı dönemindeki sayıların epeyce altında. Yılın sonunda devralınan eğilimin devam ettiği ve sanayi üretiminde önemli bir yavaşlama olduğu anlaşılıyor. Büyüme açısından bu bilgileri şöyle okumak mümkün. Yılın ilk üç ayında geçen yıldan devralınan yavaşlama ivmesinin etkisini azaltarak devam ettiği söylenebilir. İkinci çeyreğin başlangıç verisi ise sınırlı da olsa bir hızlanmanın başlamış olabileceği izlenimini veriyor.
Büyüme performansını kestirebilmek maksadıyla üretim alanından kullandığımız ikinci dolaylı açıklayıcı kapasite kullanım oranı. Bu bağlamdaki veriler de sanayi üretimindeki eğilimlere benzer bilgiler veriyor. Yılın ikinci ayındaki düşüşün ardından kapasite kullanım oranının sınırlı da olsa yükselmeye başladığı görülüyor. Ancak Mayıs ayında bu yükselişin durakladığını da gözlemlere eklemek gerekiyor.
Mevsimsel etkilerden arındırılarak hesaplanan ilk beş ayın kapasite kullanım oranı ortalaması da geçen yıla kıyasla önemli bir değişiklik olmadığını gösteriyor. İlk beş ayda geçen sene yüzde 75.8 olana kapasite kullanımı bı yıl yüzde 75.7 olarak gerçekleşmiş. Bu veriler yılın başındaki daralmanın ikinci çeyrekte durmuş olabileceğine işaret ediyor. Bunu da büyümedeki yavaşlamanın görece yumuşak olduğunun kanıtı olarak görmek mümkün.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ.