Piyasaları heyecanlandıran Haziran enflasyonu dün sabah TÜİK tarafından açıklandı. Tüketici fiyatlarının (TÜFE) yüzde 0.8 düşmesi bekleniyordu. Yüzde 1 diyen iyimserler de vardı. Ben TÜFE’de yüzde 1.3 düşüş öngörmüştüm.
Herkes karamsar kaldı. Mayısta yüzde 2,4 artan tüketici haziranda yüzde 1.4 düştü. Böylece yıllık enflasyon yüzde 7.2’den yüzde 6.2’ye (1 puan) indi. Yani ikinci çeyrek enflasyonu hedefle uyumlu çıktı.
Bu sayıların mali piyasaların canını sıktığını söyleyebiliriz. Geri planda Merkez Bankası ile faiz çekişmesi yatıyor. Mayıs’ta taze sebze-meyve fiyatlarının ani tırmanışı piyasaları umutlandırmıştı. Haziran’da sert düşüş o nedenle hayal kırıklığı yarattı.
Ekonomi ısınıyor mu?
Faiz tartışması kamuoyunun yeni bir kavramla tanışmasını sağladı: Isınma. Kızışma da denebilir. Toplam talebin üretim kapasitesinden hızlı artması sonucu fiyatlar üzerinde yukarı yönlü baskı oluşması halini tasvir eder.
Hangi fiyatlar? Karşımıza gene ölçme sorunları çıkar. TÜFE hesabı gıda, enerji vs. arz koşullarından çok etkilenen malları da kapsar. Ayrıca ithal mal fiyatları döviz kuruna hassastır. Tüketim sepetinde altın da yer alır.
Dolayısıyla TÜFE ekonominin ne ölçüde ısındığını ölçmekte yetersizdir. Başka ölçüler gerekir. Ben kira artışını severim. Merkez Bankası TÜİK’in bu amaçla geliştirdiği ÖKTG-I göstergesini tercih ediyor. “Çekirdek enflasyon” diyebiliriz.
Kira artışı 2007 yazına kadar TÜFE’nin iki katı idi. 2010 sonunda yüzde 4’le dibe vurdu. Bu yıl yükselişe geçti. Haziran’da yıllık artışı yüzde 4.4 oldu. ÖKTG-I yıllık artışı sonbaharda yüzde 2.5’e inmişti. Sonra başını kaldırdı. Haziranda yüzde 5.3’e yükseldi.
Ekonomide ısınma var mı? Güçlü iç talep ve hızlı büyümenin fiyat davranışlarını etkilemeye başladığı açıktır. Ancak, iki gösterge de hâlâ enflasyon hedefi ile uyumludur. En azından şimdilik hedefi ıskalama işareti taşımadığını söyleyebiliriz.
Büyüme ve enflasyon
Büyüme ile enflasyon arasında mekanik bir ilişki kuran ezberlere her fırsatta karşı çıkıyorum. Enflasyon son derece karmaşık bir sürecin sonucudur. Talebin canlılığı bu sürecin hiç şüphesiz önemli bir unsurudur. Ama tek belirleyicisi değildir.
Mart enflasyonu yayınlandıktan sonra 2010 sonrasında büyüme ve enflasyonu bir grafikte özetlemiştim. İlk çeyrek büyümesi boş kalmıştı. Grafiği ikinci çeyreğe taşıdım. TÜFE yerine ÖKTG-I artışını (çekirdek enflasyon) kullandım.
2010’un son çeyreğinde büyüme hızlanırken çekirdek enflasyon geriliyor. Ama 2011’in ilk çeyreğinde büyüme rekor kırınca çekirdek enflasyon da kıpırdıyor. Ve bu eğilim ikinci çeyrekte de sürüyor.
Enflasyondaki tırmanış korkutucu mu? Yerim bitti, bu ilginç konuya devam edeceğim.