Türkiye’nin ihracatçı firmaları içinde ilk bine girenlerin listesi açıklandı. Türkiye’nin her şeye rağmen mücadelesini sürdüren bu yıldızlarına gözü gibi bakması lazım… Bu işin başka bir boyutu…
Fakat yapılan açıklamalarda dikkat çeken noktaları doğru okuyamazsak, önümüzdeki süreçte bu yıldızların tek tek kaydığına şahit olabiliriz. Nitekim yabancı firmalarla süren ortaklık tabanlı flört dönemi ve satın alma süreçleri de bunu doğruluyor. Öncelikle 2003 senesinden beri açıklanan ilk 1000 listesinde kâr marjlarının sistematik olarak düşüyor olması, kur kıskacında boğuşan maliyet / fiyat analizi yapmakta zorlanan ihracatçı firmalarımız açısından açmaz olma özelliğini sürdürüyor.
Buna doğal ve alternatif pazarlardaki sıkıntıları da eklediğinizde, önümüzdeki dönemde yurtdışından kullandığı borcu, ihracat geliriyle kapatmak üzerine hesaplarını yapan ihracatçının sıkıntı ile karşılaşması ve belki de yok pahasına pazarı ile birlikte el değiştirmesi işten bile değil.
Gelelim yapılan açıklamalardaki istihdam odaklı detaylara… Öncelikle ilk 500 ile, ikinci 500 arasındaki istihdam ortalamasının uçurum derecesinde farklı olması, ikinci dilimi oluşturan ağırlıklı KOBİ’lerin halen istenen seviyeye getirilip, ihracatçı kılınamadığını ortaya koyuyor.
İlk 500’de istihdam edilen kişi sayısı firma bazında ortalama 704 iken, ikinci fazda bu oran ortalamada 294 kişiye düşüyor. Burada ortaya çıkan makas, telafisi mümkün olmayacak ve tam rekabet ortamını oluşturamayacak düzeyde açık. Türkiye’nin en kısa sürede bu makasın kapanması için eyleme geçmesi gerekiyor.
Son açıklanan 2011-2013 dönemini kapsayan KOBİ Stratejisi ve Eylem Planı ne yazık ki bu doğrultuda bir sonuç almaktan çok uzak. Bazı beylik lafların ve vaatlerin vitrine konulmasıyla, asıl yapılan dağıtılacağı şüpheli olan destekler…  Yani seçim öncesinde vaat operasyonundan başka bir şey değil. Nitekim böylesine kritik olması gereken bir stratejinin, medyaya dağıtılacak para düzeyinde yansıtılmış olması, amacın sistematik olarak gerçekleştirildiğini gösteriyor.
İstihdam üzerinden ders çıkarılması gereken bir başka nokta ise istihdam yapısında ortaya çıkan artış… İlk 500 diliminde ortalama 59 kişilik artış, yüzde 8,3’lük bir istihdam yükselişine denk geliyor. İkinci dilimde ise artış 12 kişi ortalamasıyla sadece yüzde 4 civarında…
Bundan da anlıyoruz ki, KOBİ’ler halen istihdam yaratamıyor. Ortalama 12 kişilik personelin hangi birimlere nasıl dağıldığını bilmediğimizden daha derin bir analiz yapabilme şansımız yok. Fakat ilk 500’ün yarattığı istihdamın ancak yüzde 25 seviyesinde iş yaratabilme kabiliyeti, önümüzdeki süreçte işsizliğin devam edeceğini ortaya koyuyor. Zira istihdamın ağırlıklı yükünün KOBİ’ler tarafından taşındığı biliniyor.
Sonuç olarak ilk bin firmanın fotoğrafındaki bu detayları doğru okumalıyız. Aksi takdirde hem hedefte darbe yeriz, hem de gözbebeğimiz ihracatçımızı kaybederiz. Cari açık ve dış ticaret açığı da, daha artan oranlarda fatura olarak elimizde kalır.